Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK !  
  Giriş veya Kayıt Ol
::  Ana Sayfa  ::  Hesabınız  ::  Forumlar  ::  Haberler  ::  Kritik  ::  Fotoğraf Galerisi  ::  Hosting  ::  Köşe Yazıları  ::
Menü
 Site
tree-T.gif Ana Sayfa
 Forum
 Haber Gönder
 Haber Arşivi
tree-T.gif Etkinlik Takvimi
tree-T.gif Site Kadrosu
 Extra
 Hosting
 En İyi 10
 İnteraktif
petitrond.gif Demo & Mp3 Arşivi
petitrond.gif Video İzleme
petitrond.gif Fotoğraf Galerisi
 Destek
 Destekleyenler
 Linkekle
 Bizi Öner!
 
İçerik
. Yerli Gruplar
. Yabancı Gruplar
. Biyografiler
. Albümler
. Albüm Kritikleri
. Röportajlar
. Köşe Yazıları
. Köşe Yazıları Arşiv
. Dergiler
. Etkinlikler
· Gitar & TAB
 
Albüm Kritikleri
· KORN - The path of totality
· Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
· Cyntia - Endless World (2012)
· Tiamat - The Scarred People
· Moonspell Alpha Noir-Omega White.
· Ghost - Opus Eponymous
· Testament - Dark Roots of Earth
· Lamb of God - Resolution
· Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
· Pentagram - MMXII
 
Kısa Haberler

[ Haber Arşivi ]
 
Son 10 Haber
· 100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 1013 okuma ]
· Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3319 okuma ]
· SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5975 okuma ]
· OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 14123 okuma ]
· Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14655 okuma ]
· Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13986 okuma ]
· DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15489 okuma ]
· Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15553 okuma ]
· Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16668 okuma ]
· Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17645 okuma ]

[ Devamı Haberler Bölümünde ]
 
Fotoğraf Galerisi

B Noktası



B Noktası



B Noktası



Heretic Soul @ Waldb ...



Heretic Soul



Heretic Soul



Heretic Soul @ Rock ...



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011


[ Fotoğraf Galerisi ]
 
Rastgele Biyografi


Saints'N'Sinners
 
MetalTR Arama
 
Üyelik
 
Üye Olun
Kayıp Şifre

Güvenlik Kodu: Güvenlik Kodu
Güvenlik Kodunu Girin:
 
Üyelik:
Bugün: 0
Dün: 0
Bekleyen Üyelik(ler): 4
Toplam Üye: 42,762
En Son Üye: electric_wizard

Şu An Bağlı:
Misafir(ler): 125
Üye(ler): 0
Toplam: 125
 
Forumlardan
Last 10 Forum Messages

eskiler bi bakın la ?
Son mesaj atan; punky_sputnik

Şu anda ne dinliyorsunuz?
Son mesaj atan; ImpLosioN

MetalTR Discord kanalı bekleriz
Son mesaj atan; Belorin

Metal dinleyici kitlesi
Son mesaj atan; Belorin

Kiramen Katib-in (Ankara)
Son mesaj atan; SMITD

Ona On Cafe
Son mesaj atan; SMITD

Kurbağa Teorisi
Son mesaj atan; elvistuna

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

1 mart 2024 Cradle of Filth istanbul konseri
Son mesaj atan; KopuK


[ Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK ! ]
 
Köşe Yazıları
 
metaltr.net :: Başlığı Görüntüle - Yazım Kuralları
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları Üye ListesiCan Sıkıntısı Giderici!   
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun     GirişGiriş 
GünlüklerGünlükler    Günlük Kontrol PaneliGünlük Kontrol Paneli    GünlüğümGünlüğüm

Yazım Kuralları

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
AccurseD
 


Kayıt: Dec 26, 2004
Mesajlar: 1270


MesajTarih: Cum Eyl 22, 2006 1:28 pm    Mesaj konusu: Yazım Kuralları Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #1   

Nasıl yazacağım?
Yazmaya başlarken bunu sorarız kendi kendimize. Çok basit kurallar, iyi yazmanızı sağlar. En azından yazdıklarınızın iyi görünmesini, iyi okunmasını sağlar. Bu iyi okunma ve görünme, kuşkusuz içerikle ilgili değil. Burada kastedilen biçimsellik. Yazarken biçimle ilgili uymamız gereken belli başlı bazı kurallar var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

BUNLARI YAPIN


Mutlaka sık sık paragraf yapın. Paragrafsız bir yazı upuzun ve ürkütücü bir duvara benzer. Böyle bir duvarı kimse görmek istemez. Yazınızı da kimse okumak istemez.

Her noktalama işaretinden sonra, (yani virgül, nokta, üst üste iki nokta, soru ve ünlem işaretleri gibi) bir boşluk (yani espas) bırakın. Bunu yapmazsanız cümleleriniz ve sözcükleriniz karmakarışık bir koyun sürüsüne benzer. Hiç birini diğerinden ayıramazsınız.

Ne kadar sade yazarsanız o kadar güzel görüneceğinden emin olun. Yani mümkün olduğu kadar az noktalama işareti kullanın. Gereksiz tırnaklardan, parantezlerden, çizgilerden, şapkalardan kaçının. Noktalama işaretlerini sadece gerektiğinde ve zorunlu olduğunuzda kullanın ki onların da kıymeti bilinsin.

İmla kurallarına mutlaka uyun. O kurallar dilin birliğini ve düzenini sağlar. Yazdıklarınızın okuyan herkes tarafından anlaşılmasını sağlar. Bilmediğiniz bir imlâ kuralı olursa diye, yanınızda bir "imlâ kılavuzu" bulundurmanız sizi küçük düşürmez.

Kısa cümleler okunma açısından büyük avantaj sağlar. Tamam, uzun cümleler kurup ne kadar usta yazar olduğunuzu göstermek isteyebilirsiniz. Ama art arda sıralanmış onlarca sözcüğün insan beynine anlamlı bir mesaj göndermesi, birkaç sözcüğün göndermesinden daha zordur.

Artık çoğumuz bilgisayarlarda, klavyeleri kullanarak yazıyoruz. Yazı büyüklüğünüzün (yani punto) ve yazı karakterinizin (yani font), kullandığınız dile uygun olmasına özen gösterin. Çok küçük de olmasınlar, çok büyük de. Unutmayın yazınız binlerce bilgisayarda açılacak. Her yerde aynı düzenlilikte görünmesi, sık kullanılan yazı tipleri (font) ve normal ölçülerde bir punto seçmenizle mümkün olabilir.

Boşluklar çok önemlidir. Yukarıda her noktalama işaretinden sonra boşluk bırakmanız önerildi. Yazınızın bütününün biçimsel olarak sıcak görünmesi için, yanlardan, alt ve üstten de uygun boşluklar bırakmalısınız. Derli toplu bir görüntü, karmaşa karşısından her zaman avantajlıdır.

Yazıda bazı durumlarda başlık (yani belirleyici, vurgulayıcı sözcük ya da sözcükler) kullanırız. Bunların dikkat çekmesi için yazının bütününden farklı bir font ve punto ile yazılmaları gerekir.

DOĞRU SÖZCÜKLER


İmla kurallarına mutlaka uymalısınız. Türkçe’de bazı sözcükler söylenişlerindeki kolaylık ve alışkanlığın yazı diline de yansıması sonucu yanlış yazılıyor. Bunları yaparsanız, yazınızı okuyan sizin için “acemi” diye düşünür. “Acemi” bir yazar olarak adlandırılmamak için şu sözcüklerin yazılışına mutlaka dikkat edin:

yalnız değil yalnız yazmalısınız

Yalnış değil yanlış yazmalısınız

Çünki değil çünkü yazmalısınız

herkes değil herkes yazmalısınız

Kurdela değil kurdele yazmalısınız

Meyva değil meyve yazmalısınız

Makina değil makine yazmalısınız

Sarımsak değil sarmısak yazmalısınız (Kaynak TDK Türkçe Sözlük)

Fasulya değil fasulye yazmalısınız

Ambülans değil ambulans yazmalısınız

Akedemi değil akademi yazmalısınız

Deklerasyon değil deklarasyon

Papuç değil pabuç yazmalısınız

Otobos değil otobüs yazmalısınız

Orjinal değil orijinal yazmalısınız

Konservatuar değil konservatuvar yazmalısınız

Alimünyum ya da aliminyum değil alüminyum yazmalısınız

Sovan değil soğan yazmalısınız

Kapora değil kaparo yazmalısınız

Prosedir değil prosedür yazmalısınız

traş ve heykeltraş değil tıraş ve heykeltıraş yazmalısınız

dokuman değil doküman yazmalısınız

Labaratuvar veya labaratuar değil laboratuvar yazmalısınız

Acenta değil acente yazmalısınız




ESPAS


İmla kurallarımızın en çok ihlal edilenlerinden ya da yanlış kullanılanlarından biri ayrı yazılması gereken eklerin bir türlü yazılmamasıdır. Dahi (üsteleme) anlamına gelen de’ler, da’lar ve ki’ler kullanıldıkları sözcükten bir boşlukla (espas) ayrılır. Yani “Ben de geleceğim” yazmalısınız. “Bende geleceğim” yazarsanız yanlış olur. “Ben de” deki bu de eki dahi anlamındadır. “Öyle sevdim ki, kimse inanamadı” yazmalısınız. “Öyle sevdimki kimse inanamadı” yazarsanız yanlış olur.

Soru ekleri de bağlı oldukları sözcükten bir boşlukla ayrılır. Bu ekler mi, mı, mu şeklinde olabilir. Yani şöyle: “Ben de geleyim mi?” Burada “mi” bir soru ekidir. Yapayım mı, seveyim mi... Gibi...

ÜNLÜ VE ÜNSÜZLER


Türkçe’de bazı harflere ünlü, bazılarına ünsüz denir. Sesli ve sessiz harfler tanımı da kullanılır. Sesli harfler a, e, i, ı, o, ö, u, ü’dür. Sessiz harfler ise kalan 21 harf. Sessiz harfler kendi aralarında "sert" ve "yumuşak sessiz" olarak ayrılırlar. f, ç, h, p, k, s, ş, t sert sessiz harflerdir. Kalan sessizler ise "yumuşak sessiz". Sert sessizlerle biten sözcüklere bir ek yapılacaksa, bu ek de mutlaka sert sesiz bir harfle başlamak zorundadır. Örneğin “otobüsdeki” sözcüğü yanlıştır. Çünkü otobüs'ün son harfi s sert sessizdir. Bu nedenle de ekinin "te" şeklinde kullanılması gerekir. Yani doğrusu “otobüsteki”. Peki, sert ve yumuşak sessizleri nasıl ayıracağız? Kullanabileceğiniz en basit yöntem “FISTIKÇI ŞAHAP” yöntemidir. Bu iki sözcükteki sesli harfleri çıkarın. Yani I’ları ve A’ları. Kalan harflerin tümü sert sessizlerdir. Eğer ekleyeceğiniz sözcüğün son harfi fıstıkçışahap’ı oluşturan sessizler arasında varsa, ek de sert sessizlerden, yani fıstıkçışahap içindeki harflerden (f. s, t, k, ç, ş, h , p) biri ile başlamalıdır.

ŞAPKA VE ÜNLEM


Şapka inceltme ya da uzatma işaretidir. Bazı sesli harflerin üzerine konur. A, u, i gibi. Amacı, bu harfin uzatılarak ya da iki taneymiş gibi okunması gerektiğini göstermektir. Yani şapkalı bir a harfi gördüğünüzde bunu aa gibi okursunuz. Türkçe’ye özellikle Arapça ve Farsça dillerinden giren sözcüklerdeki anlam karışıklığını önlemek amacıyla uzatma işareti kullanmak gerekiyor. Hala yazdığınızda bu sözcüğün babanın kız kardeşini kastettiği anlaşılır. Ama hâlâ yazarsanız bu devam eden, süregelen, devam etmekte olan anlamındadır. Aynı şekilde kar yazarsanız, meteorolojik bir olay anlaşılır. Kazanmak, çoğaltmak, artırmak anlamına gelen kâr’ı kastediyorsanız kâr yazmalısınız. Uçurum anlamındaki yar ile sevgili anlamındaki yâr’i de bir şapka ayırır. Genel kural olarak şapka bu üç sözcükte kullanılır. Çünkü hala ile hâlâ'yı, kar ile kâr'ı, yar ile yâr’i birbirinden ayırmak gerekir. Ama örneğin reklam yazarken şapkalı da yazsanız, şapkasız da o sözcüğün reklam olduğu anlaşılır. Yazının sade olması bakımından gereksiz ve sık şapka kullanılmaması yerindedir. Yazıyı illa "süslemek" istiyorsanız kullanın.

Yine yazının sadeliği, kolay okunması bakımından sık sık ünlem işareti (!) ve soru işareti (?) kullanmak da gereksizdir. Kurduğunuz cümle zaten bir vurgu içermiyorsa siz sonuna istediğiniz kadar ünlem işareti koyun istediğiniz etkiyi sağlayamazsınız. Ama yeterli vurgu varsa, ünlem işareti koymaya bile gerek kalmaz.

ŞU HAİN EKLER


Özellikle yabancı sözcükler ve kısaltmalara yapılan eklerde hatalı kullanım çok yaygın. Örneğin IMF kısaltmasına den, ye, nin benzeri ekler yapıldığında bu kısaltmanın orijinal okunuşuna göre mi, yoksa Türkçe okunuşuna göre mi ek yapılacağı kestirilemiyor. Doğrusu eki Türkçe okunuşuna göre yapmak. Yani IMF kısaltmasının son harfi "f" olduğuna göre yapılacak ekin de bu yumuşak sessiz harfe uygun olması gerekir. IMF’e (okunuş şekli orijinal ef’ten) yazılışı ya da söylenişi yanlıştır. Doğrusu IMF’ye (okunuş şekli Türkçe fe) olmalı.

NE ZAMAN AYRI NE ZAMAN BİRLEŞİK ?


Türkçe’de 1980 döneminde başlayan ayrı mı yazmalı, birleşik mi yazmalı konusundaki kaos hâlâ sürüyor. Örneğin "karabahtım" mı yazılmalı, "kara bahtım" mı yazılmalı gibi. Bu tartışmanın temelinde sözünü ettiğimiz dönemde ülkemizdeki dilbilimciler arasında ortaya çıkan "öztürkçe", "canlı ya da yaşayan Türkçe" bölünmesi yatıyor. Öztürkçe’yi savunanlar genellikle birleşik, "yaşayan Türkçe"yi savunanlar ise ayrı yazımdan yanadır. Genel kural olarak, eğer iki ayrı sözcük birleşip yeni ve bambaşka anlamlı bir sözcük oluşturuyorsa birleşik yazılmalıdır. Örneğin, sivrisinek, anamuhalefet, karabasan, kardelen, tümdengelim, ortaokul, altyapı, üstgeçit, karadelik gibi...

GELİYİM Mİ, GELEYİM Mİ ?


Sık yapılan yanlışlardan biri de bu. Yani soru eklerindeki ilgeçlerin (edatların) yanlış kullanımı. Geliyim mi, söyliyeyim mi, ağlıyayım mı, başlıyayım mı, yatırıyım mı demek ya da yazmak yanlıştır. Doğrusu geleyim mi, söyleyeyim mi, ağlayayım mı, başlayayım mı, yatırayım mı olmalı...

ŞİİR VE NOKTALAMA İŞARETLERİ


Sık yapılan bir başka hata şiirlerde dize sonlarında virgül kullanılması. Yapısı gereği şiirde bir dize ya bir cümledir ya da alt dizelerde tamamlanacak olan bir cümlenin parçasıdır. Bir cümle olması halinde dize sonuna virgül değil nokta konulur. Ki bu da şiirin görselliği, estetiği ve anlatım kaygısı bakımından illa gerekmez. Ustaların noktalama işareti kullanmadan yazdığı pek çok güzel şiir olduğunu hatırlayın. Bir cümlenin parçası olması halinde ise her dizenin sonuna virgül koymak, bir yandan anlamı karmaşıklaştırır, söylemi zayıflatır, bir yandan da görselliği içinden çıkılmaz hale getirir. Eğer şiirde bölünmüş bir cümleden oluşan birden çok dize varsa, anlamı zayıflatmamak, söylem kaybının önüne geçmek amacıyla virgül kullanılabilir. Ama "bu dize bitti, cümle bitmedi, alt dize ya da dizelerde sürüyor" mantığıyla her dize sonuna virgül koyarsanız estetiktek, içerikten ve okuma kolaylığından ödün vermiş olursunuz.

BOL NOKTA BOL HATA


Türkçe imlâ kılavuzunda "yan yana iki nokta" şeklinde bir noktalama işareti yok. Ama "yan yana üç nokta" Türkçe imlasında yer alan bir noktalama işareti. Bunu unutmayın. Milli edebiyat akımının ilk dönemlerinde Latin alfabesine geçişin karmaşası içinde kimi yazarların kullandığı "yan yana iki nokta" yanlışı kısa sürede düzeltildi. Çoğu zaman düzyazıda, özellikle şiirde yapılan bir başka nokta hatası "yan yana üçten çok nokta" ya da "sıralı nokta" koymak. "Sıralı noktalar", kural olarak, bir metinde "bilerek ya da eksik bilgilenme nedeniyle" atlanan veya çıkarılan bölümleri belirtmekte kullanılır. Ya da bir yazının içine herhangi bir metinden bir bölüm alındığında, alınan bölüm metnin başından değil başka bir yerinden başlıyorsa, bunu belirtmek için "sıralı nokta" kullanılır. Siz, şiir ya da düzyazınızdaki cümlelerin sonuna "anlamı ve söylemi güçlendirme" kaygısıyla "üçten fazla" noktayı sıralarsanız, ortaya çıkan anlam budur: Yani kastınızdan çok uzak ve tümüyle yanlış bir anlam.

NİDÂ'YI NÂDİM ETMEYİN


Nidâ, bildiğiniz gibi, ünlem işareti. Bu tür düşünce, duygu ve fikirleri içeren cümlerin sonlarında korku, şaşkınlık, hayret, üzüntü benzeri güçlü duyguları belirtmek için konulur. Bağırma, haykırma, isyan etme, zafer düzeyindeki bir sevinci belirtme gibi güçlü duguysallık ve şiddet içeriği bulunan cümleler de ünlem işaretiyle bitirilir. Bilinmeyen, belirlenemeyen, anlam verilemeyen durumların ifade edildiği cümlelerin sonuna bunu vurgulamak amacıyla yine ünlem işareti konulur.

Sık yapılan bir hata, ya da yanlış anlama nedeniyle başvurulan bir yöntem, bu tür cümlelerde güya anlamı güçlendirmek, vurguyu artırmak amacıyla art arda ünlem işaretinin kullanılması. Oysa art arda iki ya da üç ya da dört ya da daha fazla ünlem işareti Türkçe'nin noktalama işaretleri arasında yer almaz. Ünlem işareti bir kez kullanılır ve istenilen vurguyu yapar. Eğer cümleniz zaten doğuştan vurgusuzsa sizin art arda ünlem işareti koymanız onu ne güçlendirir ne de kurtarır. Olsa olsa zayıflığını iyice ortaya çıkarır. Bir yandan da bu kadar kalabalık "nidâ" bir "nidâ"yı "nâdim" eder. Yani üzer.

Şimdilik bu kadar. Kolay gelsin.


www.edebiyatturk.net den alıntıdır...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Sponsor Linkler







Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari    Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
: #   


Başa dön
AccurseD
 


Kayıt: Dec 26, 2004
Mesajlar: 1270


MesajTarih: Cum Eyl 22, 2006 1:50 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #2   

umarım benimde düşlediğim buydu.. sende sabitlemekle yazmak kadar başarılı bir iş yaptın bence bende seni tebrik ederim...
_________________
MAVİ LİMAN

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...

Nâzım HİKMET
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
AccurseD
 


Kayıt: Dec 26, 2004
Mesajlar: 1270


MesajTarih: Pts Eyl 25, 2006 3:40 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #3   

DÜŞÜNCE TÜRLERİ

MAKALE

Bir konuda bilgi verirken veya bir gerçeği savunurken,türlü kanıtlardan faydalanan,bunları bilimsel biçimde inceleyen gazete ve dergi yazılarına makale denir. Makaleler her konuda yazılabilir.
Makale türü, edebiyatımıza Tanzimat döneminde gazete ile birlikte Batı'dan giren bir türdür. Düşünce yazıları içinde en ağırbaşlı ve en zor olan tür makaledir. Makalenin amacı bilgi vermektir ama bu bilgi ansiklopedik bilgilerden çok farklıdır. Ansiklopedik bilgide,tanıtma,açıklama,sıralama ve kendiliğinden kesinleşmiş olma özellikleri vardır. Oysa makalede kişilik sezinleten bir anlatım,bir yorum ve inandırma eğilimi,bir amaç vardır.
Bilim ve kültür alanında yazılan makaleler,sınırlı bir kültür kesimine ulaşmayı amaçladığından bu makalelerde daha bilimsel bir dil kullanılır.
Gazete ve dergilerdeki makalelerse,geniş halk kitlelerine ulaşmayı amaçladığından yazar,dilini daha açık,daha popüler ve daha anlaşılır bir düzeyde tutar,özel terimler kullanmaktan kaçınır.

FIKRA ( KÖŞE YAZISI)

Gazete ve dergilerde yayımlanan güncel,siyasal,toplumsal sorunları ele alan yazılardır.Gülmece nitelikli fıkralar da olmakla birlikte yazılı kompozisyon türü olarak fıkra,düşünsel ağırlıklı kısa yazılardır.
Fıkralarda siyasal ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere,kanıtlara,aşırı ayrıntılara yer verilmez.Makaleler gibi iddialı ve ispatlayıcı yönü ağırlıklı değildir.Fıkra yazarı,geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır bir dil olmalıdır.Her konuda fıkra yazılabilir.

DENEME

Edebi türlerin tümü gibi deneme için de bir tanım vermek çok güçtür.Deneme günümüzde hemen bütün yazı türlerine doğru yayılma göstermektedir. Bu türler içinde en çok eleştiriyle bir arada anıldığı görülmektedir.Ancak burada söz konusu olan daha çok izlenimsel eleştiridir.
Deneme için bir tanım yapmak gerekirse şunları söyleyebiliriz:
“Deneme;bir yazarın,herhangi bir konu üzerinde,özel görüş ve düşüncelerini hiçbir iddiaya yer vermeden,kesin yargılara varmadan anlattığı yazı türüdür.”
Batı edebiyatında essai (ese ) adı verilen deneme konuları genellikle edebiyat,sanat,bilim,felsefe...vb.dir. Özellikle Fransız edebiyatında Montaigne,İngiliz edebiyatında Bacon en tanınmış deneme yazarlarıdır.
Denemede bir konu sınırlılığı,belli bir biçim yoktur.Yazar,konu seçmede tam bir özgürlüğe sahiptir.Denemede yazar,kendi kendine konuşur gibi bir anlatım rahatlığı içindedir. Denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak gayesi güdülmez.

ELEŞTİRİ

Bir eseri değerlendirme amacıyla yazılan yazılara eleştiri denir.Eleştiride eserin yada sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır.
Eleştirmeci,bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyar.Eleştirmecinin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır.
Eleştiriler;okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri... olmak üzere türlere ayrılır.

İNCELEME

Bir eserin,bir sorunun,bir olayın özelliklerini,en ince ayrıntılarını araştırarak göz önüne seren yazı türlerine inceleme denir.Her obje bir inceleme konusu olabilir.Ama konumuz kompozisyon olduğu için biz yalnız bu anlamda inceleme yazıları üzerinde duracağız.
İnceleme,ister sözlü,ister yazılı olsun,bir tartışma niteliği taşır.
İnceleme yazıları yazarın teknik ve üslubuna göre diğer türlerin özelliklerini de gösterir; buna göre kimi yerde makale,kimi yerde deneme,kimi yerde sohbet havasına bürünür.
İnceleme yazılarında bir kolaylık olmak üzere şu soruları sırasıyla sorarak çalışmak,faydalı sonuçlar verecektir:
a. Ne? ( Bize eserin ve sorunun konusunu verir. )
b. Niçin? ( Eserin yazılma amacını, ana fikrini, temasını buldurur. )
c. Nasıl? ( Eserin yöntemini kavratır. )
d. Nerede? ( Yer,dekor. )
e. Kim? ( Kişileri verir. )
f. Ne zaman? ( işin süresini belirtir. )
İnceleme Planı :
A. Eserin Dış İncelemesi:
Eserin adı
Yazarı,çevireni
Basıldığı matbaa ve basılış tarihi
Kaçıncı baskı olduğu
Sayfa sayısı,fiyatı
Eserin boyutları
B. Eserin İç İncelemesi :
Yazarı hakkında bilgi
Türü hakkında bilgi
Özet
Eserdeki kişiler
Başroldekilerin kısaca tanıtımı
Ana fikir
Dil ve anlatım
Değerlendirme ( kritik )

RAPOR

Rapor,araştırma ve inceleme esasına dayanan bir yazı türüdür. Herhangi bir konuyla ilgili bilgi vermek,mesleki ve teknik bakımdan bazı noktaları açıklamak; görüş,düşünce ve önerileri bildirmek gibi amaçlarla yazılır.
Günümüzde rapor, geniş kapsamlı bir kelime olarak çok çeşitli alanlarda karşımıza çıkar. Doktor raporu, bilirkişi raporu, polis raporu, mühendis raporu, müfettiş raporu, deney raporu gibi çeşitli isimlerle anılan raporları ; meslek ve iş raporları, araştırma ve inceleme raporları gibi kısaca sınıflandırabiliriz.
Her rapor türünün kendine özgü yazılış kuralları vardır. Genel esas, konunun iyi kavranması ve konu üzerinde yeterli bilginin bulunmasıdır. Ancak, çok iyi anlaşılan,ilgi duyulan ve bilgi sahibi olunan konularda rapor yazılabilir.
Sağlam bir rapor yazabilmek için; raporun konusunu ilgilendiren kitapları,dergileri,gazeteleri okumak,yetkili kimselerle konuşmak,gözlem yolundan faydalanmak,özel deneylerde bulunmak,faydalanılan kaynakları göstermek gerekir.

RÖPORTAJ

Herhangi bir konu yada sorunun değişik boyutlarıyla ele alınıp işlendiği gazete ve dergi yazılarıdır. Röportajcı,yalnız gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmez. Konuyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapar,ilgililerin bilgisine başvurur. Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak,okuyucuyu konunun içinde yaşatmak,kamuoyunu aydınlatmaktır.
Röportaj, tek bir yazı olabileceği gibi,aynı konuda dizi yazı da olabilir.

ANLATI TÜRLERİ
Edebi türler yada sanatsal türler de denilen bu türlerin kesin kuralları,kesin tanımları yoktur. Her sanat eseri kendi kurallarını getirir, böylelikle de şimdiye kadar saydığımız türlerden ayrılır. Bir başka ifadeyle, her sanat eseri tektir,yaratıcısının özgün bir ürünüdür. Sanat eserine bu açıdan bakıldığında, genellemelere sığdırılamaz. Bu yüzden anlatı türlerini çok kalın çizgilerle ele aldık. Ayrıca bunların hepsini sıralamak yerine,yaygın olan birkaçına değinmekle yetineceğiz. Bunlar hikaye ve romandır.

HİKAYE VE ROMAN

Her iki türün geleneksel tanımında birleşilen nokta, olmuş yada olması mümkün bulunan olayları anlatan türler oluşlarıdır. Bunu, gerçek yada hayal edilmiş bir evrene ait gerçeklik duygusunu uyandıran olayların anlatımıdır,diye genişletebiliriz. Hikaye ve roman tanımlarında bu ortak noktadan sonra, iki türü birbirinden ayıran özellikler kısaca şöyle sıralanabilir :
a. Romanlar uzun, hikayeler kısa anlatı türleridir.
b. Romanlarda kişiler ( karakterler ) çok, hikayelerde azdır.
c. Romanlar geniş bir zaman kesitinde geçerken, hikayelerde bu kesit dardır.
d. Romanlardaki karakterler genellikle çok yönlü, hikayelerdeki karakterler tek yönlüdürler.
Ancak bu özellikler bile hikaye ve romanı kesin çizgilerle birbirinden ayırmaya yetmez. Bu sayılan özellikler her iki türde de bulunabilir.

YAZIŞMA TÜRLERİ

MEKTUP

Başka bir yerde bulunan kişiye yada kuruma bir bilgi iletmek amacıyla yazılan yazılara mektup denir.
Mektubun diğer yazı türlerinden ayrı bir özelliği vardır. Herşeyden önce; bağımsızdır,ufukları alabildiğine geniştir,dar kalıplar ve kurallar içinde tanımlanamaz. Konuları oldukça bol ve sınırsızdır. Doğallığın ve içtenliğin en çekici belgesidir. Elbette ki herkese aynı içtenlikle mektup yazılmaz. Gönderdiğimiz kişi yada kurumla olan ilginin derecesine göre,mektubun hitap bölümünden,amaç,hatta sonuç bölümüne kadar değişen üslup özelliği vardır.
Mektup kişiliğimizin bir aynasıdır. Saygımız,sevgimiz,karakterimiz,inancımız,görüş ve düşüncelerimiz hatta kültürümüz mektubumuza yansır.
Basit bir yazı türü gibi görülmesine rağmen mektubun da kendine özgü bir düzeni,bir disiplini,bir planı vardır.
Mektup Yazarken Nelere Dikkat Edilmelidir?
· Mektup yazarken kullanacağımız kağıt ve zarf temiz olmalıdır. Bu basit ayrıntı karşımızdakine verdiğimiz değeri gösterir.
· Mektuptaki hitap,göndereceğimiz kişi yada kurum göz önünde bulundurularak seçilmelidir: Sevgili Kardeşim, Canım Kardeşim, Canım
· Babacığım, Aziz Dostum, Saygıdeğer Büyüğüm, Sayın Murat Bey, Sayın Genel Müdür...
· Mektupta daha sonra giriş ve amaç bölümüne geçilir. Bu bölümde mektubun niçin yazıldığı belirtilir.
· Sonuç bölümünde daha çok klişe sözlere yer verilerek, hoşa gidici bir dilekle mektup bitirilir ; sevgi ve saygılar sunar,esenlikler dilerim. gibi.
· Öfkeli anlarda kesinlikle mektup yazılmamalıdır.
· Mektupta kullanılan ağır ve kırıcı sözler, ileride pişmanlığa yol açabilir. Ancak, yazının kalıcı etkisi nedeniyle, yarattığı kırgınlık tümüyle unutulamaz.

· Mektup Türleri

Mektuplar, konularına ve yazanla yazılan arasındaki ilgiye göre üçe ayrılır :
1. Özel mektuplar
2. Resmi mektuplar
3. İş mektupları

Özel Mektuplar

Birbirine yakın, tanışık insanlar ve eş dost arasında yazılan mektuplardır.

Tebrikler

Bayramlarda, yılbaşlarında veya mutlu bir olay dolayısıyla karşı tarafa iyilik ve mutluluk dileklerinde bulunmak amacıyla yazılan kısa,öz ve içten mektuplardır. Bunlarda kağıt yerine daha çok basılı kartlar kullanılmaktadır.

Telgraf

Mektubun gecikebileceği ivedi durumlarda bildirilmesi gereken istek, olay ve haberleri, kısa ve öz olarak anlatan bir mektup türüdür. Telgrafta az ve öz ifade önemlidir.
§ Alacak olanın adı,soyadı ve açık adresi yazılır.
§ Telgraf çekmemize sebep olan konu,kısa ve öz olarak ifade belirtilir.
§ Sağ alt köşeye gönderenin adı ve soyadı yazılır.
§ Telgraf metninin altına bir çizgi çekilir. Bu çizginin altına gönderenin adresi yazılır. Bu bilgi,alıcının bulunmaması durumunda telgrafın iadesi için gereklidir. Ücrete tabi değildir.
Telgraf,bugün kullanım alanı yok denecek kadar az kalmış bir yazışma türüdür.

Resmi Mektuplar

Devlet dairelerinin kendi aralarında veya kişilerle devler daireleri arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda, konunun uzunluğuna göre tam veya yarım sayfa boyutunda çizgisiz,beyaz kağıtlar kullanılır. Anlatım ciddi ve ağırbaşlı olmalıdır. Konu dışında ayrıntılara ve özel isteklere yer verilmez. Konu en açık ve yalın biçimde ele alınır. Üst makam yetkilisi alt makamdakine yazdığı yazıyı “rica ederim”, alt makamdaki üst makamdakine “bilgilerinize saygıyla sunarım” veya “arz ederim” şeklinde bitirmelidir.
Resmi Yazışmalarda Dikkat Edilecek Noktalar :
· Kağıdın üst yanından iki santim aşağıda ve ortada olmak üzere yazının çıktığı dairenin adresi bulunur.
· Sağ üst köşeye tarih konur.
· Yazıya başlamadan,hangi tarih ve sayılı yazıya cevap olarak yazıldığı belirtilir.
· Yazının ilk paragrafında sorun veya konu ortaya konur.
· Gelişme paragraflarında,bizim konu hakkındaki görüşümüz belirtilir,bizden istenilen bilgiler verilir.
· Sonuç bölümünde,yazının gönderildiği makamın durumuna göre ( alt makam,üst makam ) yazı,rica yada sunu biçimlerinden biriyle bitirilir.
· Resmi yazıyı tamamlayan evraklar,metnin sol alt kısmına,sıra numarası verilerek belirtilir.
· Kağıdın sol en alt köşesine yazıyı daktilo edenle,konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadlarının ilk harfleri yazılır.

İş Mektupları

Ticaret ve endüstri kurumlarının birbirlerine ve kişilere, kişilerin bu kurumlara gönderdikleri mektuplara iş mektubu denir. İşyerleri bu mektuplarda, firma ismini taşıyan başlıklı ( antetli ) beyaz kağıtlar kullanırlar. Yazıda daktilo ( veya bilgisayar ) kullanmak yerleşmiş bir kuraldır. İş mektuplarında da konu kısa,öz olarak açık ve yalın bir anlatımla ele alınmalıdır. Resmi mektupların özellik ve yazılışlarını kavramış olmak bu tür mektup yazmada da büyük kolaylık sağlar.
İş Mektuplarının Yazılışında Uyulacak Kurallar :
· Ciddi bir anlatım kullanılmalı, kısa ve özlü bir anlatım yolu seçilmelidir.
· Her iş için ayrı bir mektup yazılmalıdır.
· Daktilo veya mavi mürekkepli dolma kalem kullanılmalıdır.
· Ele alınan konu hakkında amaca uygun açıklamalar yapılmalı, gerekli yerlerde teknik terimler kullanılmalıdır.
· İstekler yapmacıklığa kaçmadan ciddi bir hava içinde belirtilmeli, saygı bildiren kelimeler ölçülü şekilde kullanılmalıdır.
· Eğer yazılan iş mektubu, bir başka mektuba cevap niteliği taşıyorsa,bu, metnin başında “ilgi” bölümünde belirtilmelidir. Bunun için o mektubun tarihi ve numarasının yazılması yeterlidir.

DİLEKÇE

Bir dilekte yada şikayette bulunmak veya bilgi vermek amacıyla resmi makamlara sunulan tarihli,imzalı mektuptur.Kişiyi ve kamuyu ilgilendiren bir hakkın sağlanması, bir haksızlığın düzeltilmesi, kaldırılması için gerçek yahut tüzel kişilerce ilgili makamlara yazılan yazılara dilekçe denildiği gibi, “istida, arzuhal” de denir.
Dilekçe Yazımında Göz Önünde Bulundurulması Gereken Kurallar :
· Dilekçeler,konularına göre uzun veya kısa olabilir. Konular kısa v öz olarak belirtilir. Gereksiz ayrıntılara yer verilmez.
· Dilekçelerde ciddi, ağırbaşlı bir dil kullanılır. Anlatımın yalın ve duru olmasına özen gösterilir. Süslü,yapmacık,laubali bir ifadeden kesinlikle kaçınılmalıdır.
· Dilekçeler ; çizgisiz,beyaz dosya kağıdına daktiloyla veya dolmakalemle,okunaklı el yazısıyla yazılmalıdır.
· Dilekçe hangi kuruma veriliyorsa,bu makamın adı başa yazılır. Kurum adının sağ altına kurumun bulunduğu şehir adı yazılır.
· Konunun kısa bir özeti bu başlığın altına yazılır.
· Daha sonra konunun belirlendiği metin bölümüne geçilir. Bu bir şikayet dilekçesiyse,şikayet sağlam kanıtlara dayandırılmalıdır. Eğer iş isteme dilekçesiyse, öğrenim durumu,yaş,kısa bir özgeçmiş,kurumca aranan seçkin nitelikler açık seçik belirtilmelidir.
· Dilekçede bir durum belirtiliyorsa ,son cümle “Durumu bilgilerinize saygılarımla sunarım”, bir istek belirtiliyorsa “Gereğini izinlerinize saygılarımla sunarım” şeklinde olmalıdır.
· Dilekçe bitiminde sağ alt köşeye ad ve soyadı yazılmalı,imzalanmalıdır. Tarih,isim ve imzanın bir satır üstünde olabileceği gibi dilekçenin sağ üst köşesine de konulabilir.
· Sol alt köşeye açık adres yazılmalıdır.
Dilekçe, herkesin zaman zaman yazmak zorunda kalabileceği bir mektup türüdür. Dilekçenin ilk bakışta güven verici bir düzen içinde olması gerekir


www.edebiyatdunyasi.com dan alıntıdır
_________________
MAVİ LİMAN

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...

Nâzım HİKMET
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
violate
Forum Hayvanı
Forum Hayvanı


Kayıt: Feb 22, 2006
Mesajlar: 2435
Nerden: istanbu/ziverbeyy

MesajTarih: Sal Arl 19, 2006 10:04 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #4   

eline - emegine saglık
_________________
Şehr-i Harabe
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger
bindokuzyuz84
Forum Hayvanı
Forum Hayvanı


Kayıt: Aug 12, 2006
Mesajlar: 3046
Nerden: anKARA

MesajTarih: Cum Mar 02, 2007 11:00 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #5   

yazma boyutu asLa beLLi kaLıpLara sığdırıLmaz ki... beğenmedim de demiycem ama yazar oLmak için ne bir etüt vardır ne de bir sınır...

"yazmak demek sınırLarınının dışında kaLabiLmektir" diyip susuyorum..
_________________
..Notalarına yaklaş aşkın !
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat Tüm saatler GMT +1 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by Spectre :: Ported for PHP-Nuke by nukemods.com
Forums ©
MetalTR.NET'de yayınlanan tercümeler, biyografiler, köşe yazıları, resimler ve sair materyaller izinsiz ve kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.
Copyright © 2004-2012 MetalTR.NET
| Yasal Uyarı



Sitemap - forumtags -
Web site engine code is Copyright © 2003 by PHP-Nuke. All Rights Reserved. PHP-Nuke is Free Software released under the GNU/GPL license.
Sayfa Üretimi: 0.14 Saniye
Untitled Document