Giriş
veya
Kayıt Ol
::
Ana Sayfa
::
Hesabınız
::
Forumlar
::
Haberler
::
Kritik
::
Fotoğraf Galerisi
::
Hosting
::
Köşe Yazıları
::
Menü
Site
Ana Sayfa
Forum
Haber Gönder
Haber Arşivi
Etkinlik Takvimi
Site Kadrosu
Extra
Hosting
En İyi 10
İnteraktif
Demo & Mp3 Arşivi
Video İzleme
Fotoğraf Galerisi
Destek
Destekleyenler
Linkekle
Bizi Öner!
İçerik
.
Yerli Gruplar
.
Yabancı Gruplar
.
Biyografiler
.
Albümler
.
Albüm Kritikleri
.
Röportajlar
.
Köşe Yazıları
.
Köşe Yazıları Arşiv
.
Dergiler
.
Etkinlikler
·
Gitar & TAB
Albüm Kritikleri
·
KORN - The path of totality
·
Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
·
Cyntia - Endless World (2012)
·
Tiamat - The Scarred People
·
Moonspell Alpha Noir-Omega White.
·
Ghost - Opus Eponymous
·
Testament - Dark Roots of Earth
·
Lamb of God - Resolution
·
Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
·
Pentagram - MMXII
Kısa Haberler
[
Haber Arşivi
]
Son 10 Haber
·
100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 760 okuma ]
·
Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3071 okuma ]
·
SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5720 okuma ]
·
OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 13858 okuma ]
·
Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14395 okuma ]
·
Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13727 okuma ]
·
DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15236 okuma ]
·
Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15286 okuma ]
·
Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16408 okuma ]
·
Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17361 okuma ]
[
Devamı Haberler Bölümünde
]
Fotoğraf Galerisi
B Noktası
B Noktası
B Noktası
Heretic Soul @ Waldb ...
Heretic Soul
Heretic Soul
Heretic Soul @ Rock ...
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
[ Fotoğraf Galerisi ]
Rastgele Biyografi
Voodoo Medicine
MetalTR Arama
Üyelik
Üye Olun
Kayıp Şifre
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodunu Girin:
Üyelik:
Bugün:
0
Dün:
0
Bekleyen Üyelik(ler):
3
Toplam Üye:
42,762
En Son Üye:
electric_wizard
Şu An Bağlı:
Misafir(ler):
398
Üye(ler):
0
Toplam:
398
Forumlardan
SSS
Arama
Üye Listesi
Kullanıcı Grupları
Can Sıkıntısı Giderici!
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun
Giriş
Günlükler
Günlük Kontrol Paneli
Günlüğüm
Siyah Ülkem...
Sayfa
Önceki
1
,
2
,
3
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Karalamalar
Önceki başlık
::
Sonraki başlık
Yazar
Mesaj
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Ağu 11, 2008 9:42 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#41
beyazistanbul demiş ki:
Evelyn demiş ki:
Yağmuru bekliyorum,başımı kaldırmak için yerden...
Yağmur yağsın ve karışsın gözyaşlarıma ki gözyaşlarımı görmesin kimseler...!
Ben yağmurla gözyaşlarını ayırt edebilecek kadar iyi tanıyorum seni.Boşuna yağmuru bekleme,gözyaşlarını kaçıramazsın benden!!
Yağmurun geleceği yok zaten!İçimdeki olup bitmeyenlere bi son varmeliyim artık!Yoruldum...
Başa dön
Sponsor Linkler
Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari
Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
:
#
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Ağu 11, 2008 9:44 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#42
Benim sarhoşluğum aşkadır!
Başımı döndüren dünya,miğdemi bulandıran insanlardır!
Yalnızlıksa;masamdaki kadeh arkadaşım...
Kalabalık iken herkes için kadeh kaldırıyorum;tek tek ...
Böylece daha çok sarhoş oluyorum.
Daha çok yalnızlık;buyurun masama... !!
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Pts Ksm 10, 2008 11:35 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#43
Susuyorum..İçime akıtıyorum her zaman sevgimi..Ummadığım başlangıçların ardından,kendime kızıyorum;neden,niçin vs...gibi sorularla.Kendimi suçluyorum,aşkı suçmuş gibi görüyorum.Terk edilesi bi kafile gibi..Çünkü;korkuyordum ve hala korkuyorum.İçimdeki sevgi her geçen gün artmakta..Ve ben hissedebiliyorum sevgimle yalnız,başbaşa bi hayat sürdüğümü...Ve yine susuyorum...
Kafam karışık olduğu için değil,içimdeki olup bitenlerin sahip olabileceği kelime olmadığı için yazamıyorum..Anlatamıyorum...Çok geniş bir ruhum olmalı diye düşünüyorum böyle zamanlarda..Bu kadar büyük yalnızlığı ve bu kadar büyük sevgiyi ancak böyle geniş bir ruh taşıyabilir çünkü..
susmak belkide en rahat verebileceğim cevap..
ve ben ilk kez yenilgi uğruna;susuyorum..!!
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Mar 21, 2009 7:24 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#44
Herşeyden uzak ve herşeyin ötesinde...
Soğuk rüzgar ve kızıl güneş...
Zaman ve sen...
Sen ve ben....
Yorgun bir iki düş..
Düşlerimin penceresi...
Yarattığımız hayaller ve hayal kırıklıkarı..
Ruhumu saran yorgunluk...
Aynadaki yabancı...
Yüzümdeki çaresizlik....
Ben buyum artık!!
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Mar 21, 2009 7:36 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#45
Gerçeklerinde ötesinde bi yerde....Zaman aşımına uğramış..Siyah rüzgar,siyah yapraklar...Toprağın rengide siyah..Bir büyücünün kazanında kaynayan renk büyüsü...Ve ardında kalan siyah bi ülke...Ben varım ötelerde...Sen ise çok gerilerde ...!
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Mar 21, 2009 7:39 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#46
Köşelerde bir yerlerde...
1.köşe...
2.köşe...
3.köşe...
Bu saklambaç bitmiyor bize.
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Prş Mar 26, 2009 11:59 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#47
Duvar
Bir piyangoydu senin için ailen
Zenginlerdi üstelik üzerine titreyen
Ben babamı yitirmişken
Sen yattan çıktın
Ben hayatın içinden
Hüzün başlamışken
İnsanın doğasında vardır insanca yaşamak
Hızlanıp yavaşlamak
Hayata atılmışken
Mutluluğun bittiği yerde güller hep erken solar
Herşey bitmişken
Mutlu olabilir mi insanlar insanlar yaşarken
Duvarın bu tarafında ben o tarafında sen
Ne sen geçebildin ne de ben
Berlin Duvarı bile yıkılmışken.
Erden Erkin
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Mar 28, 2009 8:43 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#48
Ne ıssız bir yol bu, ne karanlık…
İçimde akan çağlayanlar yankılanıyor , aklımdan geçenler kulağıma fısıldanıyor adeta…
Dizlerimin üzerine çöküp başımı yukarıya kaldırıyorum.
Ay nerede? Yıldızlar nerede?
Ve sen;sen oradamısın?
Yüreğim kurak fakat içimde bir çağlayan var.
Düşünüp duruyorum; ‘Nasıl karışmıyor çağlayan yüreğime?’
Bilmiyorum!
Oysa düşüncelerim karışıyor birbirine ve ben ‘dur!’ diyemiyorum.
Kendime kızıyorum,kendimle olmadığım için!
Ve siz insanlar;sizlere kızıyorum,kendinizde olmadığınız için!
Bu ne yargı! Bu ne öfke!
Bu ne düşüncesizlik böyle!
Yargı düşmandan geliyor,öfke insanın kendisinden.
Ve düşüncesizlik,dünyayı fark edemeyen bizlerden…
Hayat bir karmaşa.
Ve hatta bizde karışığız bu karmaşaya...
Dünya dönüyor ve dönerken başımızı döndürüyor,belli!
Göremiyoruz,ne geçmişimizi ne de kimliğimizi…
Düşüncelerimi ilik ilik dokuyorum bugünlerde…
Altından ne düşüncesizlikler çıkıyor,düşüncesizce!
Bu yüzdendir tüm yüreğimin kuraklığı.
Bu yüzdendir yüreğime karışmayan bu çağlayan.
Ve bu yüzden soruyorum;
Gökyüzünün ardındaki sen!
Sen orada mısın gerçekten?
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Nis 18, 2009 12:01 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#49
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.
(ATAOL BEHRAMOĞLU)
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt Nis 18, 2009 12:05 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#50
Sessiz bir çığlık gibi...
Sessiz bir hayat gibi...
Ve sessiz bir ölüm.
Sessiz bir hoşçakal...
Sessiz bir çift göz...
Sessiz hıçkırıklarım...
Sessiz bir masal...
Sessiz bir dünya...
Ve çok sessiz bir aşk...
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 02, 2009 10:42 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#51
Güzel bir gün için ne güneş ne de cıvıl cıvıl kuşlar yeterli olmuyor. Onlar yaşamın başka yanı, ben diğer yanına yas tutuyorum…
Sonbaharı yaşarken sadece ağaçların yaprakları değil dökülen… Yaşamımdaki yaprakları yolculuyorum yavaş yavaş…
Üzerimde arsız bir yorgunluk var. Sürekli olarak “Ben buradayım!” diyor. Artık kovamıyorum da. Bir o kaldı yaşamımda.
Bir mum yakıyorum. Geçmişi çıkartıyorum tozlu çekmecemden. Albüm tozlu, anılarım tozlu… Öyle uzun zaman oldu ki anılara dalmayalı, kendimi kanatmayalı…
Fotoğraflardaki insanları seçmeye çalışıyorum, bir o duvara bir bu duvara yansıyan mum eşliğinde… O kadar zaman geçti ki dalımdan düştükleri günün üzerinden… Hepsi o kadar cansız ki… Lâkin hissedebiliyorum!
Odamdaki dağınık parça içine çekiyor beni. Yorgunluğuma yorgunluk katıyor sanki… Neydi bu parçanın sözleri?
Gözlerimin daldığı noktadan çok uzak düşüncelerim. Bir yandan kayıplarım yüreğimi sızlatırken, bir diğer yandan devam eden parça, anılarımı ağlatmaya yetiyor. Ve ben gecenin karanlık yorgunluğu ardında buğulu gözlerimle fotoğraflardaki yüzleri seçmeye çalışıyorum.
Karanlık odam karanlık hayatı andırıyor… Kalabalığa sahip, yalnız bir İstanbul fotoğrafı sokak lambasıyla aydınlanıyor, gecenin ilerleyen saatlerinde… Yalnızlığında kendimi görüyorum birden. Bir kaç damla gözyaşım karışıyor anılarıma…
Yaşar ikendi umutlarımız. Yalnızlık yaşarken uzaktı bize… Şimdi anılarımı örtüyor yalnızlığım. Ve ölüyor umutlarım bir bir… Elimdeki albüm ölümden kalan tek teselli…
Kadere anlatamadık hiçbir zaman hislerimizi. Kader bizi anlayabilirdi fakat dinlemedi bile. Kaderin hisleri yoktu! Kader; hislerini zamanla kaybetmiş usta bir cellâttı. Bizler ise; kaderin yön verdiği idam mahkûmları!
Birçoğumuz kaderle bütünleşti ve kader kadar acımasız oldu. Kaderin yanında yer aldı ve zamanla idam etmeye başladı sahip olduğu her şeyi…
Kimi bir çocuktu ve oyunlarını idam etti. Kimi ise henüz çok gençti; umutlarını idam etti. Kimi ise yaşamdan çoktan geçmiş yaşlılardan birkaçıydı ve anılarını idam etti. Kimisi vardı ki, kaderden daha usta bir cellât olma çabasına girişti ve yaşamını idam etti.
Sıra Dünyadaydı…
Ve gökyüzünde…
Renkleri idam etti dünya. Yıldızları idam etti gökyüzü. Bir ağacın yaprakları dallarını terk ettiler ve ağaç idam etti yaşamını!
Herkes bir şeyleri idam ediyordu acımasızca. Fakat kimse idam edemedi kaderi…
Kader sıraya uyarak idam ediyordu birçok şeyi…
Sıra bana geldiğinde o acımasız cellat fotoğraflarımla boğuyor beni.Bir ceset olarak kalıyorum gecenin ilerleyen saatlerine.En sevdiğim parça uğurluyor beni yaşamdan.
Zaman yorgun, anılarım yorgun, gece yorgun…
Kader bile yorgun bu yükün içerisinde…
Ve ben; kader olmasa bile, bu kan bataklığı arasında yaşama amacı bulamayacak kadar yorgunum.
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 02, 2009 10:45 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#52
“İki”li yaşam diliyorum Tanrım senden!
İki kere doğmak istiyorum.İki kere ölmek…
İki kere gülümsemek istiyorum.
İki kere ağlamak istiyorum .
“İki”li yaşam diliyorum Tanrım senden!
İki kere yaşamak istiyorum.
Biri en tecrübesiz,en saçma anılarla dolu olsun.
Yanılgılarla dolu…
İki kere öldür beni.
Biri en acımasız ölüm olsun.
Sadist bir ruhla öleyim…
İki kere güldür beni.
Biri en şapşal gülümsemem olsun.
Gerekirse nedensiz yere olsun.
Ama içten bir ifadeyle…
İki kere ağlat!
Gerekirse gözyaşlarım boğsun beni.
“İki”li yaşam diliyorum Tanrım senden!
İkinci yaşantım en olgunu olsun.
En dürüstü…
En tecrübelisi…
“İki”li bir yaşam diliyorum.
Tek bir yaşamın içinde iki kez yaşamayı diliyorum…
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 02, 2009 10:46 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#53
Gözlerimin önünden birkaç yaşam geçiyor. Silik hatıralar canlanıyor gözbebeklerimin pususunda… Bir yaşantı; beni saran, sarmalayan…
Konuşamadığım anlara dalıyorum, yaşayamadığım mutluluklara… Bazen kendi hüzünlerime, bazense başkalarının hüzünlerine yas tutuyorum. Yalanlarla gerçekleri birbirine karıştırıyorum. Zamanımın çoğunu yalnızlığa ayırıyorum. Bir başkasına ait yalnızlığa…
Yalnızlığın anıları kadar hiçbir şey sarhoş edemiyor beni…Böyle zamanlarda uyuşuk bir zihin,daha zinde tutuyor beni.
Sen; yalnızlığım…
Sen; …
Ve soruyorum; “Tanrım! Neden Dünya’ya yalnız gelmiyoruz ki?”
[Yalnızlaşıyoruz!]
Sordum ve yine kulağımı tırmalayan o sessizlikle baş başa kaldım.
Yalnızlığın askeri gibi hissediyorum kendimi. Birileri yaşamıma girmeye çabaladıkça, yalnızlığı seçip yeniden diriltmek onu. Cansız bedene ruh katmak, bir ruhum varmışçasına… Ufak bir hayal, ufak bir tebessüm…
Ve sordum; “Tanrım! Var mı gündüz ölen, gece ruhuna yazan birileri?”
[Var mı benim kadar ruhsuzlaşan?]
Sordum ve yine kulağımı tırmalayan o sessizlik…
En zor olan neymiş biliyor musun? Bir “hiç” meselesi…
Bir insanın yaşamındaki hiç’i hiçe saymak…
Ruhsuz dahi olsa insan sıfatında olan birinin yaşamından o hiç’in yerini dolduranı aldıklarında ve yerine kocaman bir “HİÇ!” bıraktıklarında neye benziyor yaşam ve yaşayan biliyor musun?
Yaşamı boyunca görme engelli birinin yaşamının sonundaki (ölümle yüzleştiği) o ışığı görmesi gibi…
Sen sevmeyi biliyor musun? Yani insan olmayı. Görmeden, duymadan… Tüm engellerine rağmen sadece hislerinle sevebilirmisin?
Ve Tanrı tüm engelleri kaldırsa ömründen, tek engel ölümü bıraksa…
Giderken bıraktığın bir yük var omuzlarımda. Ve sadece derin bir hüzün, anlaşılmazlığın karşısında.
Ve sessizlik.
Sen; yalnızlık…
Ben hiç bu kadar sessiz olmamıştım. Oysa yine de huzurluydum. Bir başkasına ait değildi yaşamın, bir başkasına ait değildi düşlerin… Bir başkasına ait değildin!
Ve yaşam;bir başkasından önceydi.
Şimdilerde ikinci kez ölmeyi bekliyorum.Tanrının ruhumu yok ettiği gün çoktan geçti takvimlerden…
Her geçen gün anılarım eksiliyor zihnimden.Yavaş yavaş öldürüyor Tanrı beni…Ve ben her saniye seni tekrarlıyorum.Geldiğinde seni unutmuş olmak istemiyorum.Ve geleceksin;biliyorum…
Ben bu beyaz odada seni tekrarlarken biri geliyor yanıma.Kim olduğumu soruyor.İnan ki bilmiyorum.Ben sadece seni hatırlıyorum.Ama onlara söylemiyorum seni.Bir kez daha kaybetmekten korkuyorum…
[Kimliksizleşiyorum…]
Bazen soruyorum Tanrıya.Ne sorduğum önemli mi?
Soruyorum ve sessizlik…
Ben seni hatırlıyorum…Seni ve senden önceki seni…Değişimlerini…
Bunları düşündükçe daha da zorlaşıyor yaşam.Zihnimi yorarsam daha çabuk unuturmuşum.
-“Denizi unutmak mı istermisin? Yaşamın gizemini?” diye sordu biri.
(Kim olduğunu hatırlamıyorum)
-Deniz ve gizem… Martılar...Ay ve gece…
Zihnimi yoranları unutamadım.
Ve sordum; “Tanrım!Bunu neden yapıyorsun bana?”
Ve sessizlik…
Biliyorum aslında tüm sorularımın cevabını.Fakat soruyorum işte.Nedeni o kadar önemli mi?
Yavaş yavaş ölüyorum…
Sen;yalnızlık…
Bir insanı yalnızlık yalnız bırakır mı hiç?
Son kez seni hatırlıyorum.
Gerçek seni…
Çünkü biliyorum;gözlerim kapalı olacak uyandığımda.Ama ben,sen gelmeden uyumayacağım!
…
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 02, 2009 10:48 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#54
İçimdekilerin başlangıcı ya da sonu neresi bilmiyorum. Bir yandan anlatmak isterken, bir diğer yandan sessizliğe gömmek istiyorum kendimi… Bazense düşünmek bile istemiyorum, içimdeki olup bitmeyenleri… Bazen zihnimi silmek istiyorum fakat hatıralarıma haksızlık etmekten korkuyorum. Bir haksızlık karşısında boynu bükülen birinin, bir başkasını haksızlığa uğratması ne acı olurdu...
Yüreğim nasıl taşıyor ruhumun hissetmeye bile cesaret edemediklerini, bilmiyorum…
Ağır bir yükün altında hissediyorum kendimi. Yardım isteyemeyecek kadar yalnızım. Seslensem beni duyabilecek tek şey altında ezildiğim yük…
Bir sokak kedisi kadar acizim. Kendine bırakılmış, meçhul bir kedi. Oysa bir martı misali sahip çıkıyorum denizime… Gitsem? Bıraksam yıllardır sahip olduğum denizimi? Denizimin maviliklerinden kaçıp, gökyüzünün maviliğiyle avunup, özgür olabilmeyi denesem?
Bir ağaç gibiyim aynı zamanda. Tek tek yaprakları dökülen… Salıversem kendimi? Bir insan baltayı vursa köküme… Yok olsam…
Karanlık bir şehir gözbebeklerimde… Yine de kaçıp gidemiyorum bu şehirden.
Birkaç damla gözyaşıyım. Boş bir sayfa…
Ben her şeyim aslında. Ve her şey ben…
Acıların tümü… Yalnızlığın tümü… Bitkin bir hayat ve sessiz bir çığlığım. Yıldızsız bir gökyüzü… Hep gecenin yaşandığı bir ülke…
Her şey biraz ben ve birazda ben her şey…
Bir parça düşünce… Bir parça duygu…
Hep parça parça… Ve her zaman tamamlamayan…
Özleyen.
Özleme bir son veremeyen…
Dünü özleyen…
Ölümü özleyen…
Çoktandır yaşayamadığı yaşamını özleyen…
En hafif acılarını özleyen…
Ne hafif acılardı onlar. Her geçen gün artıyor acılarım. Daha da ağırlaşıyor sanki… Ve bu yüzden en hafif acılarımı özlüyorum.
Altında ezildiğim bu yük acılarım olmalı… İnsan mutluluğun altında ezilebilirimiydi? Belki de ezilirdi… O kadar acıyla bakan insanlar var ki, öyle konuşan insanlar var ki; yüreğinin yandığını hissettiğim. Öyle insanlar var ki; yıllarca başını yerden kaldırmamış. Bunların arasında mutlulukla yaşayabilirimiydi insan. Mutluluğundan utanırdı belki…
Çığlıklarım… Sessiz çığlıklarım. Biliyorum yine bana kalacaksınız. Çünkü büyük bir yalnızlıkla yazıyorum bu satırlarımı. Ve aynaya bakarak anlatıyorum tüm bunları. Sadece kendime anlatıyorum.
Seslensem beni duyabilecek tek şey altında ezildiğim yük. Yardım isteyemeyecek kadar yalnızım çünkü!
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Sal May 19, 2009 11:28 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#55
KUZGUN
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
Başka kim gelir bu zaman?"
Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi,
Örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
Işısın istedim şafak çaresini arayarak
Bana kalan o acının kaybolup gitmiş Lenore'dan,
Meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili Lenore'dan,
Adı artık anılmayan.
İpekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
Korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
Yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"Bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
Gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
Başka kim olur bu zaman?"
Kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"Özür diliyorum" dedim, "kimseniz, Bay ya da Bayan
Dalmış, rüyadaydım sanki öyle yavaş vurdunuz ki,
Öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
Yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
Kapıyı açtığım zaman.
Gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
Şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
Sessizlik durgundu ama kıpırtı yoktu havada,
Fısıltıyla bir kelime, "Lenore" geldi uzaklardan,
Sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
Yalnız bu sözdü duyulan.
Duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
İçimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
İrkilip dedim: "Muhakkak pancurda* bir şey olacak;
Gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
Yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
Başkası değil rüzgârdan..."
Çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
Bugüne kalmış bir Kuzgun pancuru* açtığım zaman.
Bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
Süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
Kondu Pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
Kaldı orda oynamadan.
Gururlu, sert havasına karakuşun alışınca
Hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"Gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
Gelmekten, kocamış Kuzgun, Gecelerin kıyısından;
Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
Sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
Hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
İlgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
Kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
Böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
Adı "Hiçbir zaman" olan.
Durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
O kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
Sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
Sustu, sonra ben konuştum: "Dostlarım kaçtı yanımdan
Umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
Birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"Anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
İnsaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
Sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
Umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
Hiç -ama hiç- hiçbir zaman."
Çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
Bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
Sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
Sonra Kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
Ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
Çatlak çatlak: "Hiçbir zaman."
Oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
Ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
Durup o Kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
Kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
Elleri Lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
Değmeyecek hiçbir zaman!
Sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
Melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"Aptal," dedim, "dön hayata; Tanrın sana acımış da
Meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
İç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
"Geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
Korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
Acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
"Şu yukarda dönen gökle Tanrı'yı seversen söyle;
Ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
Azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
Buluşacak o Lenore'la, adı meleklerce konan,
O sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan?"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
Kalkıp haykırdım: "Getirsin ayrılışı bu sözlerin!
Rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
Hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
Dağıtma yalnızlığımı! Bırak beni, git kapımdan!
Yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan!"
Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman."
Oda kapımın üstünde, Pallas'ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak - hiçbir zaman!
Edgar Allan POE
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cmt May 23, 2009 7:45 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#56
Seni yitirdim,
Fakat sana dair hiçbirşeyi...
Yorgunluğum bedenimde değil,
Ruhumda parlıyor...
Aynaya her bakışımda acımasız bir suratla karşılaşıyorum.
Zihnim bulanık,sen bulanıksın gözbebeklerimde.
Fakat sana dair hiçbirşey...
Sessizliğime hakim olmakta pek zorlanmıyorum.
Ve hatta bunu dilemeden yapıyorum.
Bir kelime dahi konuşamayacak kadar büyük sessizliğim.
Gitmeni dileyecek kadar alçaktı dilim.
Sana acımadım,
Fakat sana dair herşeye...
Kontrol edemiyorum kendimi.
Bu kadar mı alçaldım?!
Kendimi cezalandırıyorum,bir işe yaramıyor.
Ve en acısı,kahrolası sevdam bitmiyor!
Sana uzaktım,
Fakat sana dair herşeye...
Şimdi yalnız bir sessizlik var ruhumun derinliklerinde.
Arada bir kendi sesim aydınlatıyor ruhumu.
Başka birşeye yer vermiyorum,kendime yön vermiyorum.
Bıraktığın yerdeyim,bırakmanı istediğim yerde!!
Sen yoksun!
Fakat sana dair herşey...
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr May 24, 2009 11:29 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#57
YENİDEN BAŞLARKEN
Gözlerimi açtığımda biri bana gülümseseydi…
İhtiyacım olduğu an gitmeseydin…
Söylemek istediğim birkaç kelime var iken…
Tam da konuşmaya başladığım an…
O geldiğinde…
Gözyaşlarım geceye süzülmüştü ya hani…
Bilmiyordun;niye anlatıyordum ki?!
Ama yine de duysaydın belki…
Sessizliğe gömüldüğümde bir vakit…
O uykusuz geceler…
Yalnızlığın notalarında…
Gülümsemek neydi?!
Unutmaya başladığım anlar…
Hayat eşittir ya karmaşaya…
Ve bir sihir girerken hayatıma…
Ve mutluluk!
Ve özlem!
Yeniden gözyaşı…
Sessizlik.
Sessizlik.
Sessizlik.
Derken bir ses yeniden ve “Merhaba!”
Gülümsemeyi öğrendiğim anlar…
Sevmeyi yeniden karşıladığım vakit…
Gözbebeklerinde kendimi görmek isterken.
Değişim…
Başlangıç…
Yeniden merhaba!
Tutku ve aşk!
Kıyaslama…
Ve bir nefret!
Ve bir öfke!
Biraz melek,biraz şeytan…
Ve zaman!
Ve hazan!
Ve ben!
Ve sen!
Uzatmayalım,biz işte!
Tam da düşerken.
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Hzr 17, 2009 4:32 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#58
Ruhuna adaleti diliyorum...
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Tem 24, 2009 8:49 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#59
Ne mutluluk,ne acı...
Hiç bişey hissetmiyorum artık.
Ölüm bu olsa gerek!
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Evelyn
Zehir Hafiye
Kayıt: May 08, 2008
Mesajlar: 349
Nerden: İstanbul
Tarih: Cum Tem 24, 2009 8:52 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#60
Ölmek çok zor,kendini yavaş yavaş öldürmek...
Önce gülüşünden başlamak ve en son yüreğini dondurmak...
Tüm hislerini yok etmek.
Hiçbirşey hissetmemek yaşamaktan daha zor.
Ve en zoru öldüğünü bilerek yaşamak.
_________________
The end diyelim virgül koyalım ,)
Başa dön
Mesajları göster:
Hepsi
1 Günlük
7 Günlük
2 Haftalık
1 Aylık
3 Aylık
6 Aylık
1 Yıllık
eskiden-yeniye
yeniden-eskiye
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Karalamalar
Tüm saatler GMT +1 Saat
Sayfa
Önceki
1
,
2
,
3
3
. sayfa (Toplam
3
sayfa)
Forum Seçin:
Bir Forum Seçin
Müzik/Genel
----------------
Metal Genel
Rock Genel
Yerli Gruplar
Yabancı Gruplar
-- Şarkı Sözleri
Türk Rock
Dış Sesler
Konser & Etkinlikler
Albüm Haberleri
Dergi Paylaşım Platformu
Müzik Market
----------------
Eleman Arıyorum!
Müzik Aletleri
Gitar / Tab
Stüdyo Prova Kayıt
Alım / Satım
Serbest ALAN
----------------
Güncel Haberler
Geyik
SERBEST KURSU
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Edebiyat
Karalamalar
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Internet / Bilgisayar / Teknoloji / Oyun / ..
-- Radyolar
Logmania
Komik / İlginç Resim / Video
Mekan
----------------
Mekanlar / Pasajlar
-- Cafe/Barlar
-- Tattoo ( Dövme ) & Piercing
Üniversiteler
MetalTR.NET
----------------
MetalTR.Net Hakkinda
Bu forumda yeni konular
açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap
veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy
kullanamazsınız
Powered by
phpBB
© 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by
Spectre
:: Ported for PHP-Nuke by
nukemods.com