Giriş
veya
Kayıt Ol
::
Ana Sayfa
::
Hesabınız
::
Forumlar
::
Haberler
::
Kritik
::
Fotoğraf Galerisi
::
Hosting
::
Köşe Yazıları
::
Menü
Site
Ana Sayfa
Forum
Haber Gönder
Haber Arşivi
Etkinlik Takvimi
Site Kadrosu
Extra
Hosting
En İyi 10
İnteraktif
Demo & Mp3 Arşivi
Video İzleme
Fotoğraf Galerisi
Destek
Destekleyenler
Linkekle
Bizi Öner!
İçerik
.
Yerli Gruplar
.
Yabancı Gruplar
.
Biyografiler
.
Albümler
.
Albüm Kritikleri
.
Röportajlar
.
Köşe Yazıları
.
Köşe Yazıları Arşiv
.
Dergiler
.
Etkinlikler
·
Gitar & TAB
Albüm Kritikleri
·
KORN - The path of totality
·
Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
·
Cyntia - Endless World (2012)
·
Tiamat - The Scarred People
·
Moonspell Alpha Noir-Omega White.
·
Ghost - Opus Eponymous
·
Testament - Dark Roots of Earth
·
Lamb of God - Resolution
·
Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
·
Pentagram - MMXII
Kısa Haberler
[
Haber Arşivi
]
Son 10 Haber
·
100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 960 okuma ]
·
Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3268 okuma ]
·
SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5931 okuma ]
·
OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 14065 okuma ]
·
Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14595 okuma ]
·
Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13934 okuma ]
·
DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15438 okuma ]
·
Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15501 okuma ]
·
Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16618 okuma ]
·
Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17582 okuma ]
[
Devamı Haberler Bölümünde
]
Fotoğraf Galerisi
B Noktası
B Noktası
B Noktası
Heretic Soul @ Waldb ...
Heretic Soul
Heretic Soul
Heretic Soul @ Rock ...
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
Anoreksi Promo 2011
[ Fotoğraf Galerisi ]
Rastgele Biyografi
In Flames
MetalTR Arama
Üyelik
Üye Olun
Kayıp Şifre
Güvenlik Kodu:
Güvenlik Kodunu Girin:
Üyelik:
Bugün:
0
Dün:
0
Bekleyen Üyelik(ler):
4
Toplam Üye:
42,762
En Son Üye:
electric_wizard
Şu An Bağlı:
Misafir(ler):
216
Üye(ler):
0
Toplam:
216
Forumlardan
SSS
Arama
Üye Listesi
Kullanıcı Grupları
Can Sıkıntısı Giderici!
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun
Giriş
Günlükler
Günlük Kontrol Paneli
Günlüğüm
birilerine bağlanma ihtiyacı
Sayfa
Önceki
1
,
2
,
3
,
4
Sonraki
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Önceki başlık
::
Sonraki başlık
Yazar
Mesaj
Wampiretor
Geçerken Uğrayan
Kayıt: Apr 03, 2008
Mesajlar: 48
Tarih: Sal May 12, 2009 5:00 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#41
BAĞLANMAK AŞKTAN İBARETTİR GERİS İHTİYAÇTIR EĞER BAĞLILIKTAN KASIT AŞK SA TADAMAYAN YAŞAMAMAKTADIR MEVLANA CELALEDDİN RUMA HZ. LERİ BOYLE BUYURUYOR...
_________________
İmzaya resim koymak yazaktır..Yönetim/KopuK
Başa dön
Sponsor Linkler
Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari
Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
:
#
Başa dön
EEmloetniaon
Geçerken Uğrayan
Kayıt: Jun 09, 2008
Mesajlar: 42
Nerden: Edirne
Tarih: Çrş May 27, 2009 5:28 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#42
Aşka uçma! Kanatların yanar..
-Aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar.
Diyen Mevlana' ya selamlar olsun.
Yalnız, insan kendi kendine oynayamaz mı? =)
Bir oyun düşünün. Satranç.. Rastlantıdan tümüyle kopmuş bir düşünce oyunu olan satrançta, kendine karşı oynamak istemenin mantıksal açıdan bir saçmalık olduğunu anlamak için fazla düşünmeye gerek yok sanırım. Satrancın çekiciliği temelde bir tek şeyden kaynaklanır: stratejisinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden. Bu tinsel savaşta siyah, beyazın o an hangi manevrayı yapacağını bilemez ve sürekli tahminler yürütmeye ve çıkış yolları bulmaya çalışır, öte yandan beyaz da siyahın hain amaçlarını anlamaya ve baltalamaya uğraşır.Siyah ve beyazı aynı kişi oynarsa, tutarsız bir durum ortaya çıkar, aynı beyin bir yandan bir şeyi bilmek, öte yandan bilmemek durumundadır, beyaz olarak oynarken bir dakika önce siyah olarak istediği ve amaçladığı şeyleri kafasından silip atabilmelidir. Böyle bir ikili düşünme, bilincin tümüyle bölünmesini gerektirir aslında, beyin işlevinin mekanik bir alette olduğu gibi istendiği an açılıp kapanmasını ister; yani satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir.
Aylarca çaresizlik içinde bu olanaksız, bu saçma şey üzerinde çalıştım. Ama keçileri kaçırmamak ya da bir akıl hastalığına yakalanmamak için, bu saçmalıkla uğraşmaktan başka seçim şansım yoktu. Çevremdeki korkunç hiçliğin beni boğmaması için, kendimi siyah ve beyaza bölmeyi en azından denemek durumunda kaldım.
Ama bu uğraş beyni öyle çok zorluyordu ki, her türlü özdenetimi olanaksız kılıyordu. Satrancı kendine karşı oynamak istemenin bence saçmalık olduğunu size söyledim; altmış dört kare üzerindeki o anki konumu aklımda çok iyi tutmam gerekiyordu, üstelik yalnız anlık konumu değil, her iki rakibin ileriki olası hamlelerini de hesaplamalıydım, hem de -bütün bunların kulağa ne kadar saçma geldiğini biliyorum- iki ve üç katını canlandırmalıydım gözümde, hayır altı katını, sekiz katını, on iki katını; hem siyah hem de beyaz için hep dört, beş hamle ilerisini görmeliydim. Bu çılgınlığın ayrıntılarına indiğim için beni bağışlayın, imgelemin soyut alanındaki bu oyunda hem siyah hem de beyaz olarak dört-beş hamleyi önceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun gelişimi içinde ortaya çıkan sonuçları adeta önceden iki beyinle önceden belirlemeliydim, beyazın beyni ve siyahın beyniyle. 15 yaşındaki biri bunları pekala yapabiliyorsa, herkes yapabilir. =)
İnsan isterse kendine bir rakip bulabiliyor kendinden. Öyleyse rakipten ziyade sevecek birini bulamaz mı? Bağlanacak birini?
_________________
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
Başa dön
satanicdreams
Zehir Hafiye
Kayıt: Nov 30, 2007
Mesajlar: 373
Nerden: eskişehir
Tarih: Sal Tem 14, 2009 8:39 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#43
insanoğlu neye kime olursa olsun içindeki bağlanma hissini bastıramaz. aşk der, sevgi der, dostluk der, arkdaş, akraba der ama öyle yada böyle bağlanır.. bu hem ihtiyaçtır bir gerekliliktir. hemde kendini tatmin edebilme yetisidir.
kim ben dünyada tekim,yalnızım ve kimseye ihtiyacım yok diyebilir ki?
yediği ekmeği kim yapıyor, içtiği bir bardak suyu kim ona taşıyor?
peki tüm bunları geçelim. içindeki manevi boşluk nasıl dolacak. tamam her insan kendisine bir parça aşıktır ama bir yandan da gözleri hep geride kalan boşlukları dolduracak birini arar.
_________________
nedenler yaratırken uzaklaş yavaşça keyifli haller kahvehanenden..
[abyss krynn]
Başa dön
Skjaldmaer
ss...
Kayıt: Jun 07, 2007
Mesajlar: 1520
Tarih: Pzr Tem 19, 2009 9:30 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#44
genelde 15 yaşlarında belirginleşen bi takım manevi ihtiyaçların bastırılması için ortaya çıkan duygular.. ergenlik silsilesi..
bu bundan sonrada böyledir insan yine duygularıyla hareket eder. ve birine bağlanma ihtiyacı duyar.
_________________
boris olshansky
En son Skjaldmaer tarafından Pzr Tem 19, 2009 2:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Başa dön
sound
Sound Of Hannibal
Kayıt: Aug 01, 2005
Mesajlar: 3976
Nerden: İstanbul-İzmir-Ankara
Tarih: Pzr Tem 19, 2009 11:28 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#45
Skjaldmaer demiş ki:
genelde 15 yaşlarında belirginleşen bi takım manevi ihtiyaçların bastırılması için ortaya çıkan duygular.. ergenlik silsilesi..
bu bundan sonrada böyledir bence insan yine duygularıyla hareket eder. ve birine bağlanma ihtiyacı duyar.
yazdıkların bana ata demirer espirisini hatırlattı gerçi bu konuylada baya ilgili aslında "ergenlik zamanında ürolojik bölge ile akıl yer değiştirir sonra o hep öyle gider"
biraz bu absürt de gelebilir
_________________
<a href="http://about.me/cagrisarap">Kimdir? Nedir?</a>
<a href="http://sarapdunyasi.wordpress.com">Şarap mı dedin?</a>
Başa dön
ElaiFe
Zehir Hafiye
Kayıt: May 29, 2008
Mesajlar: 205
Tarih: Pzr Tem 19, 2009 1:45 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#46
birine / birşeye bağlanmazsa insan nasıl dayanır ki ölümün birgün kendisini gelip bulacağına.herşey ölüm ve yalnızlık korkusundan kaynaklanır,bağlanacağın birşey/biri olursa sonsuz olma ihtiyacını giderirsin.aslında kimse karşısındakini düşünmez bu tamamen bencil bir içgüdüdür.ve de yalanın daniskasıdır.sevgilinize,evinizdeki hayvanınıza,dininize vesaire...tüm bu bağlılıklar insanın kendisine ve hayata bağımlılığıdır sadece.
Başa dön
Skjaldmaer
ss...
Kayıt: Jun 07, 2007
Mesajlar: 1520
Tarih: Pzr Tem 19, 2009 2:52 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#47
..
_________________
boris olshansky
Başa dön
AnotherColdDay
Veled-i METAL
Kayıt: Jun 20, 2009
Mesajlar: 107
Nerden: Gebze
Tarih: Cum Tem 24, 2009 12:49 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#48
Birilerine ihtiyaç duymamızın sebebi birilerinin olmasıdır.
Uçsuz bucaksız bir ormanın içinde oldugunu dusun tek başına yaşamaya mahkumsun.
Tek sebep insanların kendilerini şartlandırması.
Başa dön
Theideabender
Geçerken Uğrayan
Kayıt: May 06, 2009
Mesajlar: 19
Tarih: Pzr Tem 26, 2009 8:33 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#49
aslında biraz detaylı düşününce en temelde üreme ve insanlar için ayrı bir şey olarak üretme zorunluluğudur...
gerek hayvanlar gerek bitkiler gerek insanlar hepside üreme olayı yüzünden birbirine bağımlıdır...
misal bitkiler diğer bitkilere olabileceği gibi bitkiler hayvanlarada bağımlıdır üreme konusunda...örneğin çiçekler polenlerini arılar aracılığı ile dökerler ve ürerler vs vs....
hayvanlarda aynı şekilde üremek için kendi cinsinden bir türe ihtiyaç duyarki soyu devam edebilsin...
insanlarda üreme açısından böyle bir durum söz konusudur...insan türünün devamı için insanlara ihtiyaç var...ve ayrıca insan sayısı artmalı ki üretim yapılabilsin...çünkü üretim olmadan bi nevi üremede olmaz...
doğaya baktığımızda hayvanlarında gerekli besinleri varsa, üreme için fazladan enerji varsa ve ortam varsa ürediklerini görürsünüz...
insanlarda üretim yaparak kendilerine üreme için gerekli koşulları sağlarlar ki üreyebilsinler...
bir aile ortamı ve aile için korunak vs vs...ki bu ortamların sağlanmasında da üretim vardır...
sonuç olarak insanlar birbirlerine en temelde üreme ve üretim zorunluluğu sebebiyle bağlanırlar...
_________________
Deep Guttural Grunts (No Effects / No Inhales)
THE IDEABENDER!!!!
Başa dön
AnnwyN
Veled-i METAL
Kayıt: Jun 06, 2008
Mesajlar: 140
Tarih: Pts Ksm 16, 2009 1:28 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#50
tamam da, bağlanmak isteyip de bağlantıyı bulamama sorununa ne olucak? mesela ben XD
yok ya değerimi bilmiyo kimse peh peh..
_________________
If you've got nothing die for then you've got nothing live for... But I've got nothing die for, so I've got nothing live for... and?
Başa dön
SMITD
Unutulan Adam
Kayıt: Sep 02, 2005
Mesajlar: 2420
Nerden: Ankara ve Diğerleri
Tarih: Pts Ksm 16, 2009 11:09 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#51
Yalnız olmadığımızın göstergesi birilerine bağlanmak...Aile olur,Arkadaş olur.(Gerçek anlamda Arkadaş),Eş olur,Dayı olur,Amca olur...Başka birşey olur.
Yanlışlarımızı ve görmek istemediklerimiz sanki gizlidir yada görmek istemediğimiz için görmediğimiz yerdir.Birilerine bağlanmak...
_________________
SMITD HER HAKKI SAKLIDIR
Kirâmen kâtib-în
Fem
Work
Başa dön
inborn_lifeless
Forum Hayvanı
Kayıt: Jul 01, 2005
Mesajlar: 1084
Nerden: İstanbul
Tarih: Sal Ksm 17, 2009 4:22 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#52
İnsanoğlunun en büyük zaaflarından biridir bu. kendimi ne kadar "böyle bir şeye ihtiyacım yok" diye kandırmaya çalışsam da beceremedim zira var. kaşıkla verir kepçeyle alır bu ihtiyaç. kesinlikle pislik bir yanı var.
_________________
Başa dön
Brutalia
helaygutted
Kayıt: Jan 13, 2009
Mesajlar: 482
Nerden: isvicre
Tarih: Pts Arl 21, 2009 3:29 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#53
ayna arayisinin bos oyunu
_________________
Killer to the left
Killer to the right
Stand up Sit down
Fright Fright Fright
Başa dön
LeoTolstoy
Sebil-i Sübyan
Kayıt: Jan 24, 2010
Mesajlar: 76
Nerden: Ankara
Tarih: Cum Şub 12, 2010 1:52 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#54
EEmloetniaon demiş ki:
Aşka uçma! Kanatların yanar..
-Aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar.
Diyen Mevlana' ya selamlar olsun.
Yalnız, insan kendi kendine oynayamaz mı? =)
Bir oyun düşünün. Satranç.. Rastlantıdan tümüyle kopmuş bir düşünce oyunu olan satrançta, kendine karşı oynamak istemenin mantıksal açıdan bir saçmalık olduğunu anlamak için fazla düşünmeye gerek yok sanırım. Satrancın çekiciliği temelde bir tek şeyden kaynaklanır: stratejisinin farklı beyinlerde farklı biçimlerde gelişmesinden. Bu tinsel savaşta siyah, beyazın o an hangi manevrayı yapacağını bilemez ve sürekli tahminler yürütmeye ve çıkış yolları bulmaya çalışır, öte yandan beyaz da siyahın hain amaçlarını anlamaya ve baltalamaya uğraşır.Siyah ve beyazı aynı kişi oynarsa, tutarsız bir durum ortaya çıkar, aynı beyin bir yandan bir şeyi bilmek, öte yandan bilmemek durumundadır, beyaz olarak oynarken bir dakika önce siyah olarak istediği ve amaçladığı şeyleri kafasından silip atabilmelidir. Böyle bir ikili düşünme, bilincin tümüyle bölünmesini gerektirir aslında, beyin işlevinin mekanik bir alette olduğu gibi istendiği an açılıp kapanmasını ister; yani satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir.
Aylarca çaresizlik içinde bu olanaksız, bu saçma şey üzerinde çalıştım. Ama keçileri kaçırmamak ya da bir akıl hastalığına yakalanmamak için, bu saçmalıkla uğraşmaktan başka seçim şansım yoktu. Çevremdeki korkunç hiçliğin beni boğmaması için, kendimi siyah ve beyaza bölmeyi en azından denemek durumunda kaldım.
Ama bu uğraş beyni öyle çok zorluyordu ki, her türlü özdenetimi olanaksız kılıyordu. Satrancı kendine karşı oynamak istemenin bence saçmalık olduğunu size söyledim; altmış dört kare üzerindeki o anki konumu aklımda çok iyi tutmam gerekiyordu, üstelik yalnız anlık konumu değil, her iki rakibin ileriki olası hamlelerini de hesaplamalıydım, hem de -bütün bunların kulağa ne kadar saçma geldiğini biliyorum- iki ve üç katını canlandırmalıydım gözümde, hayır altı katını, sekiz katını, on iki katını; hem siyah hem de beyaz için hep dört, beş hamle ilerisini görmeliydim. Bu çılgınlığın ayrıntılarına indiğim için beni bağışlayın, imgelemin soyut alanındaki bu oyunda hem siyah hem de beyaz olarak dört-beş hamleyi önceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun gelişimi içinde ortaya çıkan sonuçları adeta önceden iki beyinle önceden belirlemeliydim, beyazın beyni ve siyahın beyniyle. 15 yaşındaki biri bunları pekala yapabiliyorsa, herkes yapabilir. =)
İnsan isterse kendine bir rakip bulabiliyor kendinden. Öyleyse rakipten ziyade sevecek birini bulamaz mı? Bağlanacak birini?
Stefan Zweig’ın Satranç’ından birkaç pasajı alıp birleştirmişsin, son cümlenle de “Kendi içimizden rakip bile bulabiliyoruz, bağlanacak biri neden olmasın ki?” demişsin. Gayet güzel, fakat ben bu işin bu denli kolay olduğunu düşünmüyorum. İnsanın satrançta kendisine rakip olabilmesi için ya tek hamle sonrasını bile düşünemeyen çok çok kötü bir oyuncu ya da beynini tamamıyla ikiye ayırabilecek, oynadığı hamleyi anında unutup kendini rakibi yerine koyarak karşı hamleyi düşünebilecek, sonra yine onu unutup rakibinin hamlesini tasarlayabilecek kadar üstün bir dahi olması gerekir. Elbette her satranç oyuncusunun kendi kendine oynamak gibi bir deneyimi olmuştur -bana kalırsa yararlıdır da- ama sürekli olarak birkaç hamle sonrasının düşünülerek oynandığı bir oyunu insan asla kendi kendine oynayamaz(oynasa da her şeyin belirgin olduğu son derece zevksiz bir oyun olur bu). Birilerine bağlanma konusunun da satranca benzemediğini düşünüyorum. Çünkü insan içindeki karşıtlıklarla yaşar. İnsan yaşamı sürekli olan diyalektik bir kavgadan ibarettir ve hayatı sorgulama, kendini bulma çabası bir ömürden daha kısa süren bir süreç değildir. Bu yüzden insanın kendisine kendi içerisinden bir rakip bulması oldukça kolay, hatta kaçınılmaz bir olaydır. Bağlanabilecek birisini bulmak ise insan sürekli değiştiği, dolayısıyla kafasındaki ideal insan da sürekli değiştiği için daha zordur. Hatta etkileşim içinde bulunduğumuz insanların da kendimiz gibi insan olduğunu, yani sürekli değiştiklerini düşündüğümüzde bu ideali onlarla eşleştirmek daha da güç bir duruma gelir.
Konunun özüne dönersek herkesi, her varlığı, her düşünceyi, kısacası somut ve soyut her fenomeni algılayabilip analiz edebilme konusunda kendi algılarımızdan başka herhangi bir araca sahip olamadığımız için birilerine bağlanmak kendi dünyamızda oluşturduğumuz bir hayale bağlanmaktır bir anlamda. Başkasına bağlanırken de o başkasını dolaylı olarak da olsa aslında yine kendi içimizde arıyoruzdur. Örneğin yalnızlığına yoldaşlık edecek bir eş arayan insan, içindeki mutluluk arayışıyla çırpınan, neşeli bir hayatın umutlarıyla yanıp tutuşan kişiyi su yüzüne çıkarmak için bir başkasına gereksinim duyarak ona bağlanır. Böyle düşünüldüğünde bağımlılık son derece doğal olduğu kadar yararlı bir durumdur. Ancak, insanın benliğinden fedakarlıklar yapmasını gerektirecek bir bağımlılık bir birey için en yıkıcı sonuçlara yol açabilecek bir tehlikedir. Aşk acısı tamamıyla insanın, bu kendisinden vazgeçerek akan suya kapılması zaafının bir sonucudur. Zaman zaman, kendimizden farklı olarak hiçbir olumlu özelliği olmayan, kişiliksiz, niteliksiz insanlara bağlanıp kalmamız onlara yüklediğimiz anlamların onlarsız olamayacağını düşünme eğilimimizden kaynaklanır bana göre. Aslında kafamızdaki ideali yaratmamıza yalnızca bir vesile olan kişiyi idealin ta kendisi olarak benimser, o ideal kişi profilini de bağlandığımız insanın beynimizdeki yansıması, onun bizdeki anlamı olarak görürüz. Gerçekteyse, kafamızdaki o ideal bir hayalden ötesi olmak için kendisine vücut aramaktadır; fiziksel bir cazibe, sarsıcı bir iç güzelliği veya büyük bir minnet borcu olarak bizi derinden etkileyen bir insanı da ideal payesinde görüp ona bağlanırız. Bence duygusal ilişkiler böyle bir ideal arayışından ibarettir. İşte bu yüzden duygusallıkta yanılgı çoktur.
_________________
http://www.classicallibrary.org/
Başa dön
Tiphareth
Fist of Mjollnir
Kayıt: Aug 22, 2006
Mesajlar: 481
Nerden: İzmir/İstanbul
Tarih: Prş Mar 18, 2010 10:11 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#55
insanlar memeli canlilar olduklari icin sirtlarini dayayacaklari, gruplasabilecekleri ve ciftlesebilecekleri eşlerini ararlar.
baglilik konusuna girince insanlara bahsedilen düsünme ve duygu yogunlugu gibi olgular ortaya cikmaya baslar. biri ile kurdugun bu ozel bag, aliskanlik, sevgi, cinsel ihtiyac gibi olaylardan ötürü "o" kisiyi senin için vazgecilmesi zor bir birey yapar.
ama bu boka yariyor mu? hayir. o yuzden insanlarin beyni "baglilik makasi" diye hayali bir nesne yaratip o bagi gerektigi zaman kesmesini ogrenmek zorunda. "malaptalsalakagziniburnunudöverimsenin!" soylemlerinden daha faydali. yalansa yalan de birader.
_________________
what i am to you is not what you mean to me
you give me miles and miles of mountains
and i'll ask for the sea.
Başa dön
metabolic
DNA
Kayıt: Nov 20, 2004
Mesajlar: 1397
Nerden: istanbul
Tarih: Çrş Mar 31, 2010 10:10 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#56
Aslında bu bağlanma hissi alışkanlık olabilir mi?? Yani bir nevi tirkakilik yada müptezellik gibi.. Aslında ona bağlı değilsindie sadece alışkanlığındır o olmayınca hiç olmayacak diyorsundur, herşeyde onunla kendini tek bir parça hissediyorsundur. Belki bu bağlanma hissi insanın içindeki sevgi eksikliğidir. Bak bu da farklı bakış açısı. Birisini sevgi yöününden eksikliği var ise başka bir obje yada kişi ile bunu tamamlama hissi duyar. Ki bu daha kötüdür.
_________________
bin schon zu alt und zähl sie doch
kein Engel kommt um euch zu rächen
Heimlich werd ich auferstehen
Gott weiß ich will kein Engel sein
Başa dön
bellemere
kokkuro-chi
Kayıt: Aug 15, 2007
Mesajlar: 103
Nerden: istanbul..
Tarih: Pts Ağu 09, 2010 1:13 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#57
Baglanmak guzeldir..o baglar cozulunceye kadar..
_________________
ben sadece insanim..android,voltran yada pokemon degil..
Başa dön
bloodyslayer
Forum Hayvanı
Kayıt: Mar 08, 2008
Mesajlar: 2127
Nerden: oradan buradan
Tarih: Pts Ağu 09, 2010 7:51 pm
Mesaj konusu:
Mesaj:
#58
neye bağlılık olduğuna bağlı
temel ihtiyaçlar dışında bir insan hiç bir şeye ömrü boyunca bağlı kalamaz
_________________
Ölümünüz için seçtiğim yol
Yavaş ölüm büyük çöküş
Hayatınızın akıp gittiği duşlar altında...
Başa dön
bellemere
kokkuro-chi
Kayıt: Aug 15, 2007
Mesajlar: 103
Nerden: istanbul..
Tarih: Sal Ağu 10, 2010 9:23 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#59
bloodyslayer demiş ki:
neye bağlılık olduğuna bağlı
temel ihtiyaçlar dışında bir insan hiç bir şeye ömrü boyunca bağlı kalamaz
Omur boyu sarti aranmiyo ama insan yalniz kalamamak tan midir nedir hep birine baglanmak istiyo aile olsun arkadas kanka olsun sevgili olsun bi kedi bi kopek olsun..bir sekilde bi muhabbet bi duygu yada bi eylem paylasmak icin..
_________________
ben sadece insanim..android,voltran yada pokemon degil..
Başa dön
causa-sui
Forum Hayvanı
Kayıt: Jun 06, 2006
Mesajlar: 560
Nerden: kocaeli-eskişehir
Tarih: Sal Ağu 10, 2010 11:16 am
Mesaj konusu:
Mesaj:
#60
yalnızlık kimseye mahsus değildir.
_________________
İnsan ilişkilerini egoizm yönetiyor.
Başa dön
Mesajları göster:
Hepsi
1 Günlük
7 Günlük
2 Haftalık
1 Aylık
3 Aylık
6 Aylık
1 Yıllık
eskiden-yeniye
yeniden-eskiye
metaltr.net Forum Ana Sayfası
->
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Tüm saatler GMT +1 Saat
Sayfa
Önceki
1
,
2
,
3
,
4
Sonraki
3
. sayfa (Toplam
4
sayfa)
Forum Seçin:
Bir Forum Seçin
Müzik/Genel
----------------
Metal Genel
Rock Genel
Yerli Gruplar
Yabancı Gruplar
-- Şarkı Sözleri
Türk Rock
Dış Sesler
Konser & Etkinlikler
Albüm Haberleri
Dergi Paylaşım Platformu
Müzik Market
----------------
Eleman Arıyorum!
Müzik Aletleri
Gitar / Tab
Stüdyo Prova Kayıt
Alım / Satım
Serbest ALAN
----------------
Güncel Haberler
Geyik
SERBEST KURSU
Felsefe - Sosyoloji - Psikoloji
Edebiyat
Karalamalar
Film Dizi Sinema Kültür Sanat
Internet / Bilgisayar / Teknoloji / Oyun / ..
-- Radyolar
Logmania
Komik / İlginç Resim / Video
Mekan
----------------
Mekanlar / Pasajlar
-- Cafe/Barlar
-- Tattoo ( Dövme ) & Piercing
Üniversiteler
MetalTR.NET
----------------
MetalTR.Net Hakkinda
Bu forumda yeni konular
açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap
veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı
silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy
kullanamazsınız
Powered by
phpBB
© 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by
Spectre
:: Ported for PHP-Nuke by
nukemods.com