Önceki başlık :: Sonraki başlık |
Yazar |
Mesaj |
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Çrş Ağu 08, 2007 12:47 pm Mesaj konusu: ziftten düşünceler |
Mesaj: #1 |
|
bunlarda benim karalamalarım ossun
yavaş bir başlangıç olsun =) yorumlarınızı eksik etmeyin
AKŞAM ÜSTÜ
Yüzüme ışık vuruyor artık; gün dönümünde, kızıl bulutların garipsenecek ışıkları. Onlar mıydı yüzümü utangaç bir kız çocuğu haline getiren yoksa ben gerçekten utangaç bir kız çocuğu muydum? Bilmemek seçememekten daha kolay sanki. Bıraksın ben yaz yağmurları. Yaldızlı renklerle bezenmiş, taşlı bir taç istiyorum artık; beklememin bedeli olarak aydan. Nedir amacım yok ki bilen. Neden beklerim her gece yağmurlu bulutların gitmesini, ayın gelişini? Yağmursuzluk özlemi miydi bendeki yoksa ay için yağmuru feda mı ederdim?
Sembollerin anlamı bilmiyorum. Oysa kendim bulmuştum bu alfabeyi. Kaybettim zihnimi. Yada kaybettirildim. El çekmiyor eller hayatımdan. Kendi başıma kalamıyorum ağlarken. Gerçi ağlayamıyorum beklerken. Anlayamıyorum. Gözlerimden aşağı süzülen; yağmur damlaları mı yoksa gözyaşlarım mı?
Hala aydınlatıyor yüzümü şaşkın bulutlar. Ben de hala bekliyorum; yakamoz yansısın yüzüme!!! |
|
Başa dön |
|
|
Sponsor Linkler
|
Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz ! |
: # |
|
|
|
Başa dön |
|
|
DARKbaby Zehirli Sarmaşık
Kayıt: Sep 01, 2007 Mesajlar: 1255 Nerden: cehennemin dibinden
|
Tarih: Prş Ksm 01, 2007 8:02 am Mesaj konusu: |
Mesaj: #2 |
|
güzel _________________ Smashing your face
Crushing your race
Christraping black metal to satan gives praise |
|
Başa dön |
|
|
musukopat Veled-i METAL
Kayıt: Oct 22, 2004 Mesajlar: 182 Nerden: Önce allahtan sonra babamdan en sonda anamdan Niye sordun ki?
|
Tarih: Cmt Arl 15, 2007 6:21 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #3 |
|
_________________ The Specific
Ben doğdum ve neden kirlendi dünyam?? ya ölümüm , umudun ışığını yok etti yada ölüm , gerçeği hak etti. Çünkü beyaz gülün gölgesi bile karaymış maskeler yetmedi masumiyetimi örtmeye... |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Çrş Ekm 08, 2008 7:04 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #4 |
|
yeni hayat...
Yavaş yavaş girdi müziğe şarkı. Adım adım yaşıyordu dünyayı adam. Ama sularda yüzüp boğulan cinstendi her doğduğu yeni gün. Bazen coşup da çığlıklara medoli katacak kadar doluyordu gözleri. Sonra azalıyordu çığlık. Sessizce söylediği hatta sayıkladığı birkaç cümlecik halini alıyordu. Kaçmaktan vazgeçeli çok olmuştu.
Dalıp dalıp giden boş gözleri her yeni bestenin habercisiydi. Konuşup güldüğü anlar kanatıyordu içini. Yüzüne taktığı rezil maskeden utanıyordu. Ama bunu da kimse göremiyordu, hüznünü, acılarını, gerçek yüzünü kimsenin göremediği gibi. Tanımak ne mümkündü onu, o güne kadar.
Susup susup dertlerini içinde biriktirdiği günlerden yalnızca biriydi bugün. Yerdeki şekilli taş çekti dikkatini. “al beni” diyordu. Aldı. Ama onu ne yapacağını bilemedi. Elinde oynarken onunla, yanından geçti biri. Hafif sevimli bir rüzgardı ona eşlik eden, bir de hiç duyulmamış kokusu. Hayat yeniden mi başlıyordu?
Garip garip bakan bir şey vardı bu takipte. Bir yandan da bağıran. Duymaya cesaretin varsa eğer çok şey anlatıyordu bu çığlık hiç bir şeyin yanında. Adımlarını hızlandırmıştı adam. Dikkatini çekti sesi kızın. Durdu. Döndü arkasına baktı. Gördüğü tuhaftı. Elinde taşlar vardı cepleri de doluydu taşlarla. Yüzü kirlenmiş bakımsızlıktan her yeri kararmıştı. Saçları uzamış sakallarına arkadaşlık ediyordu. Kız bir daha baktı bu kez daha dikkatli. Ve bu kez daha başka şeyler de gördü.
Durup durup başlayan müzik hızlanıyordu. Gitar soloları başlamıştı. Arada bir duruyor solistin dayanılmaz sesine izin veriyordu.
İnce ince başlamıştı yağmur. Kızın gözlerinde ve ruhunda. Gördüklerine bakıyor, bakmaya doyamıyordu. İyice yaklaşmıştı artık. Adam kimseye yaklaşmamıştı bu kadar. Korktu adımını geri attı. Kızın gözlerine bakınca anladı korkacak bir şey yoktu. Bu kız belki de beklediği şeydi. Uzun zamandır yolunu gözlediği şeydi.
Sessiz sessiz işliyordu kızın içine gözleri. Artık bir bağ vardı aralarında kopmasını istemedikleri. Ve kendilerinin bile göremediği sağlamlığını. Müzik artık sakin ilerliyordu ortalarına doğru. İkisi de bekliyordu söyleyemedikleri şeyi.
Tek tek çıkarttı kız adamın cebindeki taşları. Önce yüzündeki karaları sildi yavaş ve incitmeden. Saçlarını taradı. Yüzündeki hüznü sildi en önemlisi. Umutlu gülen gözlerle bakıyordu adam bir tek ona. Müziğe aldırmıyordu. Ama kız duyuyordu. Solist susmuştu. Artık sona yaklaşıyordu şarkı.
Adım adım yaklaşsalar da sona, mutluydu onlar. Kızın kokusunu derin derin soluyordu adam. Adamın gözlerine doya doya bakıyordu kız en değerli hazinesine bakar gibi. Hayatın hiç bilmedikleri yönünü tanımışlardı artık biliyorlardı ki yalnız değillerdi ve uzak olsalar da. Biliyorlardı ki artık ruhları birbirine dolaşmış ayrılamazlardı.
Kesik kesik soludu kız. Müziğin son iki notası geliyordu artık. Rüzgar çıktı hafiften. Kızaran hava eşlik etti onlara. El eleydiler hiç kopmayacakmış gibi. Ama olan oldu. Toz bulutu girdi aralarına. Adam kapattı gözlerini. Sessizlik çökünce açtı yine. Üstü başı yeni cepleri boştu. Yüzü gözü temiz, kalbi doluydu. Maskesini çıkartmış içten gülüyordu. Gökyüzüne baktı, sessizce “yine gel” dedi. “ama bu kez hiç gitme.” |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Sal Ksm 18, 2008 11:50 am Mesaj konusu: |
Mesaj: #5 |
|
Yorgunum her eve girdiğim anda olduğu gibi. Ağır geliyor bu şehrin kokusu bana. Yalnızca ben var çevremde onlarca. Hergün farklı bir beni tanıyorum. Her gittiğim yerde farklı bir benle karşılaşıyorum. Asi kız oluyor bazen karşımdaki. Elleri cebinde turluyor sokakları. Dönüp de bakmıyor kimseye. Siyahlara boyanmış gözleriyle karartmış gözünü. Bir tanesi var hep insanlarda aklı. Inceliyor düşünüyor 'o ne düşünüyor' diye. Bir olay beliriyor kafasında. Çıkarıyor defterini otobüsün ortasında başlıyor karalamaya. Biri gözüyle çekiyor fotoğrafları. Çoğu zaman içinden geçiyor bir makinenin varlığını yine de gördüğü için o unutulmaz kareleri mutlu oluyor kendi içinde. Biri var gözleri yerde kulağında müziği duymuyor başka hiç bir şeyi. Ama biri var her sabah gözü hep aynı şeyin peşinde aynı tavırla bekliyor birşeyleri. Ve biri daha var yine her sabah umutsuzluk getiriyor diğerine. Yine de ağır geliyor bu şehrin kokusu bana... _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
devils_N_angels Forum Hayvanı
Kayıt: Apr 23, 2006 Mesajlar: 1537
|
Tarih: Pts Arl 01, 2008 3:06 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #6 |
|
Bir tanesi var hep insanlarda aklı. Inceliyor düşünüyor 'o ne düşünüyor' diye.Sanırım bende de var bu şey..yazıların gerçekten sağlam olmuş,devamını bekliyorum. _________________ Öyle büyük ki içimdeki boşluğum,ne koyarsam koyayım dolmuyor... |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Pzr Arl 07, 2008 8:27 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #7 |
|
sıkıntılı bir dönemden geçerken insan ne yazacağını bilemiyor okuyanlara sabır diliyorum
Son durağını beklediğim otobüste yeterince bakmıştım çevreye şaşkın gözlerimle ama motorda da gerekmiş şaşkınlığım henüz geçmemeliymiş. Evet alışveriş listesini otobüste yaptım. Motorda da feysbüka bakmaya niyetlendim kısmet not yazmakmış. Oturdum üst katta en dış banka. Her zaman olduğu gibi insanların yüzünü incelemeye başladım belki ufak bir değişikliği yakalar defterime not ederim diye. Arkada birseyler oluyordu döndüm. Bizim rüzgarmış. Gene ortalığı birbirine katıyormuş. Denize bakıyordum bir yandan da 'bana neden ilham vermiyor?!' diye düşünüyordum. Bizim rüzgar kızmış olacak ki pek bir siddetlendi. Oyleki herkes alt kata kaçmaya başladı. Kararımı verdim burda kalacaktım yalnızca karşı banka geçtim. Yalnız kalacağımı umut ettim ama olmadı az da olsa arkadaşlarım var. Niye de ya gökten ya da denizden sadece benim üstüme gelen su damlaları bana özel olarak kalmayı sürdürdüler. Hareket ettik nihayet. Rüzgar hala bozuk atıyor ama yine de güzel. Tek başıma gelip gittiğim yollara iz bırakıyorum.... |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Pzr Arl 07, 2008 8:29 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #8 |
|
içinde aşk yok...
Hayal meyal hatırlıyorum o günü. Uzun saçların karışmamış kafan kadar. Gözlerin dolu dolu yardım ister gibi bakıyorsun bana.
Ama elimden ne gelir? Bir sorun daha kat psikolojime. Şaşkın hayallere maruz bırak. Kan göreyim etrafta. Damlasın kırmızı mihenler etrafa. Bağıran ağlayan çocuklarla dolsun her yer.
Pis ağır bir koku içinde kaybet beni. Bulduğun gibi bırak. Alay eder gibi terket. sonra sızlasın dünya. Ağlasın, haykırsın, kalp kanatsın çığlıkları, can yaksın feryatları, anne özlemi çeksin bütün bebekler, aşk acısı çeksin bütün aşıklar, mutsuzluk çıksın pandora'nın kutusundan hep, gün doğmasın gece kalsın.
Ve sen terket beni.
Çek sıcacık elini..
Ve sen terket beni... |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Pzr Arl 07, 2008 8:32 pm Mesaj konusu: anne... |
Mesaj: #9 |
|
Odada yanan tütsünün kokusu insanın içine işliyordu. Sanki eksik kalan bir şeyleri tamamlıyordu bu koku. İçerisi havasızdı. Gayet sessiz sayılabilirdi; sonuna kadar açık olan müzik seti görmezden gelinirse. Sigara izmaritleri dolu tuhaf bir tabak yanına yaklaşılmayacak kadar pis kokuyordu. Yarısı dolu yarısı yerde bira şişesinin bir insan ağzına gitmediği belliydi. Yatağın içinde tuhaf bir hareketlilik… Başını yavaşça tavana çevirdi. Gözlerini dikti tek noktaya. Uzun sayılamayacak bir süre kaldı orada boyası akmış gözleri. Yanağına doğru süzülen gözyaşıyla birden kafasını yastığın altına gömdü. Hıçkırmaya başladı. Sinir nöbeti geçirir gibi titreye titreye ağlıyordu. Her şeye lanetler yağdırıyordu. Hayat ona verdiği tek şeyi almakta neden bu kadar aceleci davranmıştı. Gözyaşlarına yeniden boğuldu. Annesini istedi umutsuzca, ona onu geri vermeyeceklerini bile bile istedi. Sesi müziğin içine karışıp kayboluyordu. Boğazı tahriş olana kadar bağırdı. Yerden bira şişesini aldı ağzına götürdü. İğrenç kokuyordu. Hayatında daha önce hiç bira içmemişti. Kendini sıktı, şişeyi ağzına götürdü. Zorla yuttu. Öksürmeye başladı. İçtiğini fazlasıyla çıkardı. Artık içerdeki dayanılmazdı. Yeniden ama bu sefer sessizce ağlamaya başladı. İçin için yanıyordu. Yanağında bir şey hissetti. Kafasını kaldırdı. Annesiydi işte ordaki. Ona bakıyordu yine bütün şefkatiyle. Yalnızca daha genç görünüyordu. Daha canlı baktı kızının yüzüne. Çömeldi elini tuttu. Kızın neredeyse dili tutulmuştu. Yaşlı gözleri hayret ve mutlulukla dolmuştu. Gözlerini bir an bile ayırmıyordu ondan, biricik annesinden. Anlatmaya başladı. Onu çok üzdüklerini söyledi. “seni çok özledim anne” dedi. Ona öyle büyük bir özlemle bakıyordu ki annesi kızını böyle görmeye dayanamadı. Kızının başını göğsüne bastırdı. Okşadı onu sevdi. İkisi de o kadar açtılar birbirlerine. İkisi de o kadar hasret doluydular.
Sesleri duyan Joseph doktoru yanına alarak hastane odasının yolunu tuttu. İçeri girdiler. İka yatak vardı, biri boştu. Tek pencere aralıktı. Yerler temiz ve beyazdı. Neil nerde diz çökmüş ağlıyordu. Bir şeyi seviyordu. Hiçbir tepkide bulunmadılar. Bu hali defalarca görmüşlerdi. Joseph umutsuzca baktı doktora. Gelen hemşire elindeki iğneyi doktora verdi. Neil doktoru fark etmemişti bile. Hala bir şeye bakıyordu. Arada bir anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Hemşire ve Joseph onu yatağına çıkardılar. Doktor iğneyi yaptı. Yaşlı gözleri yavaşça kapandı.
— Ne zaman iyileşecek doktor?
— Annesinin öldüğünü kabullendiği zaman. |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Cum Arl 19, 2008 6:15 pm Mesaj konusu: ruhsuz karanlık |
Mesaj: #10 |
|
kayıp saatleri bir bir peşi sıra dizip kaybolan bir çocuk gibi tuttu ağacın en ağaşı sarkan dalından. baktı baktı ve çekip kopartmaktan vazgeçmiş gibi bıraktı dalı. gökyüzüne kaldırıp başını "yoo hayır ben buraya ait değilim" dedi.
elinde anlamaya çalıştığı bir mektup vardı. tuhaf yarısı yırtık bir kağıt. bir kez daha okudu.
"Bir iki parlak ışıkla karşılık verip hayata, kör edici mutluluklar aramaya koyulduk da bir sonuca varamadık. Sonra benden ayrıldılar. Tek başıma kaldım. Susup, pusup içip içip yeniden başladım. Yıllara bölünmüş aşklara karşılık anlara sığdırılmış bakışlar sundum. Sadece ufak bir hareket içimde, canlanıp sönene kadar, bütün hazları tadıp, bütün acıları çekip, en derin uykularda yerimi almak için yola koyuldum. Sadece bir kaç nefeslik paket paket sigara içen insanların arasına karışıp kayboldum. Bir şarkı süresince yazdığım bir kaç satırlık romanlarımı okuyup okuyup büyümeye çalıştım. Başladığım yerde olsam da, amaç çabalamakdı deyip, şarkının sonundaki yavaş gitar sesinde kaybolmaya koyuldum.."
sadece boş gibi görünen bakışlarıyla bakmakla yetindi. elinden birşey gelmeyeceğini düşündü. kağıdı katlayıp sonsuz karanlığa uzana, kağıtlarla dolu cebine koydu. ağacın dalını yeniden tuttu. bu kez bırakmak istemiyordu. ona onu koparmak istercesine bakmadı. omna "beni kopar" dercesine baktı. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Çrş Şub 04, 2009 5:20 pm Mesaj konusu: ızdırap şenliği |
Mesaj: #11 |
|
"sessiz ol" deyip başladım en dipten gelen sesleri dinlemeye.
olmuyor dese de insanlar; sessiz, ıssız, mantıksız ve hayalsiz yaşanıyor.
denedim.
tren sesi geliyordu kulağıma belli belirsiz her sabah ve gözlerimi derin bir anlamsızlığa açıyordum. özlemini duyduğum şeylere kavuşamayacağımı bildiğimden belki, belki de özlem duyduğum şeylerin ne olduklarını bilmedimden; derin bir iç çekip, yine soğuk; ama bana ait olan yatağıma gömülüyordum. nsanlık benim gibi bir insana daha önce tanık olmamıştı. biliyordum.
iki yudum umutsuzlu içip, "oh" çeken ben, bir başka ben olan güzel kadını görürdü. uzun siyah saçları, ok gibi kirpikleri, dolgun dudakları vardı. bir yabancı değildi o ben'di. akşamları içerdi. hoşuna giden erkeklerle yüzelsel sohbetler edip, oldukla derin ilişkiler kurardı. hoşuna gitmeyen bir şey gördüğünde çekip giderdi.
tren sesi çok şey anlatır. başka özgürlüğü. bana öyle gelirki, tren sesini tren sesini trenin içinden duymak gibisi yoktur. raylar sınırlama getirse de, özgürlük o seste gizlidir.
öteki sevmezdi yolculukları, özellikle uzun olanları. varsa yoksa müzik dinlesin, içsin, makyaj yapıp, eve sabah dönsün. sorgulamaya ihtiyaç mı vardı? sevmiyordum onu.
bir de şiirlerin fon müziği olmalı bence tren sesi. ayrılık şiirlerinin özellikle. bence çok anlamlı olurdu. ve duygulu. yine de gerek yok bunları konuşmaya. bir yudum da bezginlik içip yine gömülüyorum uyku kokan yastığıma. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Cum Mar 06, 2009 6:33 pm Mesaj konusu: dünya üstüme gülüyor anne |
Mesaj: #12 |
|
dünya üstüme gülüyor anne
Bütün sessizliğimle çığlık atıyorum şimdi.
Ellerimi uzatıp karanlığa uyuyorum.
Biri uzanıp tutarsa diye tedirgin uyuyorum.
Içimden söylediğim sessiz şarkılar zamanla anlamını yitiriyor, gözlerimi dolduranlara artık ilgisiz, yüzümü güldürenlere artık kayıtsızım.
Yeni bir dünya yok karşımda, adını hatırlamadığım dostlarım kayıplarda.
Ve bütün sessizliğimle çığlık atıyorum şimdi.
Duyan olmasın nefes alış-verişimi az nefes alıyorum.
Doya doya çekmiyorum içime oksijeni.
Arada bir gözler görüyorum etrafta.
Kiminde alaycılığını saklamaya çalışan bir gülümseme, kiminde yapmacık bir acıma duygusu.
Biri var bütün o gözlerin arkasında.
Bana bakan biri var karanlığın arkasında.
Tedirgin endişeli, ne olacak diye bekliyor belli ki bana.
Onu rahatlatmak için gülümsüyorum.
Gülümsemeye çalışıyorum ve suratımda yabancı bir varlık var oluyor.
Çatlak bir gülümsemede kaybediyorum kendimi.
O gözleri arıyorum etrafta.
Buluyor muyum en sonunda?
Ve bütün sessizliğimle çığlık atıyorum şimdi.[b][/b] _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Cum Mar 06, 2009 6:34 pm Mesaj konusu: sıska |
Mesaj: #13 |
|
sıska
Kaçak bir yalnızlık bedenimi sarmış.
Ve ölüyorum.
Sonunda gülmek yok yada mutluluk...
Bir veda telaşı sarıyor ruhumu.
Gitmem gerek en kısa saniyede.
Bana birden bire gelen bir hüzün gibi çöküyorum içime.
Sonra elde ne varsa sarıp sarmalayıp çöpe atıyorum.
Hayatımı gömdüğüm kağıtlar var.
Ellerimden kaçar gibi gidiyorlar çöpe.
Değer görseler bile bende, benim olmadığım yere gidiyorlar.
Sarsıntılar başlıyor bedenimde, ve ölmek geliyor içimden.
Sevgisiz kalmış kurumuş bir kalp gibi, atmanın bir anlamını bulamıyorum şimdi.
Pamuk pamuk beliriyor göz yaşlarım.
Görsün diye birileri, eğmiyorum başımı yere.
Gitme desin diye biri...
Çalıntı bir aşk var içimde...
Ve susuyorum.
Bir sır gibi saklıyorum en derinlerimde.
Gözlerime baksa biri anlamlı, görür içimde sakladığım her bir inci parçasını.
Ve kararmış onlar şimdi kül rengi.
Birden beliren bir hayalde kayboluyorum.
Herze bunlar aldırmıyorum.
Ve ölüyorum. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Cum Mar 06, 2009 6:34 pm Mesaj konusu: Nefretime Şahit Ol !!! |
Mesaj: #14 |
|
Nefretime Şahit Ol !!!
Ruhsuz piçler sarmış da etrafını, pislikten görünmüyor yüzün.
Sadece anlamanı istediler senden. Ama yapamadın.
Büyüyüp de küfür edemedin onlara.
Elini kolunu sallayıp bir iki hareket çekip, geçip gidemedin aralarından.
Korktun bakışlarından onların, pislik dolu ağızlarından çıkacak bir kaç parça soysuz sözden korktun.
Büyüyemedin sen.
Beceremedin arsız olmayı.
Kalp kırmayı, kırdıktan sonra göz ucuyla bakıp, dünyanın en berbat şeyiymiş gibi karşındaki tükürüp gidemedin.
Yazamadın bir iki ahlaksız söz.
Atamadın nefret edip de birinden, en kötü iftirayı üzerine.
Çamura batmışın üzerine çamur atamadın.
Susamışın karşısına geçip de yere döke döke su içemedin.
Yere düşmüş adiye bir tekme de sen vuramadın.
Büyümeni istediler senden.
Ama sen beceremedin. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
monolog Veled-i METAL
Kayıt: Aug 20, 2008 Mesajlar: 142 Nerden: :)
|
Tarih: Cum Mar 06, 2009 8:00 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #15 |
|
Kısaca defolusun sen... _________________ *uç uç zaman... |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Sal Mar 10, 2009 4:00 pm Mesaj konusu: |
Mesaj: #16 |
|
defoluyum güzelmiş.. saol _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Sal Mar 10, 2009 4:08 pm Mesaj konusu: sözsüz şarkı |
Mesaj: #17 |
|
Beni sakla en kuytu en tenha köşelere.
Sevgi istemiyorum artık ve ihtiyaç duymuyorum yalancı sözlere.
Aramıyorum konuşan bir çene ve bana zarar veren inceden inceye.
Bulutları seviyorum artık ve kapatsınlar istiyorum güneşin üstünü.
Alışmak istemiyorum hiç bir yaratığı beni yaratan tarafından yaratılmış
ve kapanmak istiyorum kendime, dünyaya gönderilme sebebime.
Sonra sal beni çıkmaz dehlizlere.
Kaybolmak istiyorum tanıdık yerlerde
ve unutmak istiyorum tanıdığım herşeyi.
Sözsüz şarkılar yazdım ve söylemek istiyorum onları sağırlara.
Duymak istiyorum en duygulu sesi
ve duygularımdan arınmışlığı hissetmek.
Mecbur kalmamak lazım nefes almaya.
ve anlamak gerek değerini. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Sal Mar 10, 2009 4:13 pm Mesaj konusu: ufaklık |
Mesaj: #18 |
|
Beni burdan al götür diye bağıran bir kız var içimde.
Küçük hassas bir o kadar yalnız..
Mutlu olsun diye uğraşan yok, mutlu etmeye çalışan yok.
O kocaman kara gözleri dolu, bir an kolluyor ağlayacak.
Bir düş görüyor her gece, açıyor gözlerini o düş gerçek olacak, mutlu olacak..
Bir anne yok etrafında yalnız, taşa vuruyor ya dizini, kanıyor ya,
yapıştıran yok yara bandı..
Öpen yok aglamasin diye..
Bir kız çocuğu var içimde en fazla sekiz yaşında...
Bağırıyor bana kurtar beni diye.
Sesi ince, çığlık atmaya yetmiyor nefesi.
Her gün biraz daha inceliyor ruhu,
her an biraz daha kopuyor insanlardan..
Ve kuytu köşelerden korkuyor,
onu oraya terkedenlerden korkuyor..
Bir kız var içimde daha çocuk.
Büyüt beni diye yalvarıyor... _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Sal Mar 10, 2009 4:16 pm Mesaj konusu: bir garip yalnızlık |
Mesaj: #19 |
|
Birden alaycı insanlarla karşı karşıya kalirsin ya
hani en kararsız en korkak oldugun anda.
Inat edersin yapamayacağını kaçamayacağını bile bile.
Sonra bir güz rüzgarı gibi ince sakin görünen
ama insanın içine işleyen bir soğuk girer vücuduna.
Sadece anneni istersin yanına.
İşte ben her gün bu duygularla uyanıyorum sabaha.
Temiz hava yerine ölüm yalnızlığı çekiyorum içime.
Anne nerdesin diyerek ağlıyorum banyoda
ve aynaya bile bakamıyorum utancımdan.
Birinin bitirmesini istemiyorum bu duyguları.
Insanları görmek istemiyorum çevremde.
Şikayet etsemde yalnızlıktan,
yalnızlıksız olmak istemiyorum aslında. _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
mihen Sebil-i Sübyan
Kayıt: Aug 08, 2007 Mesajlar: 76 Nerden: zulum çekenlerin olduğu yerden
|
Tarih: Çrş Mar 25, 2009 4:57 pm Mesaj konusu: yollar |
Mesaj: #20 |
|
yollar çok uzun
başlanmayacak kadar iç karartıcı
bitirilemeyecek kadar uzun
içimde çığlıklar birikmiş mideme baskı yapıyorlar
sevgisiz kalmış bebekler gibi bencil büyüyorum
dayak yiyen kadınlar kadar öfke dolu
yollar hep çok uzun
bana bakmıyor insanlar yanımdan geçerken
varlığım önemsiz bu küçük çelişkiler içinde
bir farklılık arıyorum yaşama anlam verecek
ağlayan gözler görüyorum
titreyen dudaklar
yazan eller
yollar bazen çok uzun
saçlarım kısa sözlerim kısa
öyle tahmin ediyorum ki ömrüm kısa
ama yollar hep çok uzun
bazen biraz fazla uzun _________________ sınırları hangi ahmak koymuş !? |
|
Başa dön |
|
|
|