Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK !  
  Giriş veya Kayıt Ol
::  Ana Sayfa  ::  Hesabınız  ::  Forumlar  ::  Haberler  ::  Kritik  ::  Fotoğraf Galerisi  ::  Hosting  ::  Köşe Yazıları  ::
Menü
 Site
tree-T.gif Ana Sayfa
 Forum
 Haber Gönder
 Haber Arşivi
tree-T.gif Etkinlik Takvimi
tree-T.gif Site Kadrosu
 Extra
 Hosting
 En İyi 10
 İnteraktif
petitrond.gif Demo & Mp3 Arşivi
petitrond.gif Video İzleme
petitrond.gif Fotoğraf Galerisi
 Destek
 Destekleyenler
 Linkekle
 Bizi Öner!
 
İçerik
. Yerli Gruplar
. Yabancı Gruplar
. Biyografiler
. Albümler
. Albüm Kritikleri
. Röportajlar
. Köşe Yazıları
. Köşe Yazıları Arşiv
. Dergiler
. Etkinlikler
· Gitar & TAB
 
Albüm Kritikleri
· KORN - The path of totality
· Hypocrisy-A Taste of Extreme Divinity (2009)
· Cyntia - Endless World (2012)
· Tiamat - The Scarred People
· Moonspell Alpha Noir-Omega White.
· Ghost - Opus Eponymous
· Testament - Dark Roots of Earth
· Lamb of God - Resolution
· Volbeat Live From Beyond Hell/Above Heaven
· Pentagram - MMXII
 
Kısa Haberler

[ Haber Arşivi ]
 
Son 10 Haber
· 100 Metal Sunar: GAEREA
[ 0 yorum - 958 okuma ]
· Dark Tranquillity Türkiye Turnesi 2021
[ 0 yorum - 3259 okuma ]
· SECURIS yeni Albümünü yayınladı.
[ 0 yorum - 5928 okuma ]
· OPETH 22 Mart 2015′te İstanbul'da, 23 Mart'ta ise Ankara'da
[ 0 yorum - 14062 okuma ]
· Blind Guardian Istanbul konseri 14 Mayıs 2015
[ 0 yorum - 14592 okuma ]
· Blind Guardian 8 yıl aradan sonra yeniden Ankara’da
[ 0 yorum - 13929 okuma ]
· DYING FETUS 11 HAZİRAN 2015 İstanbul'da
[ 0 yorum - 15433 okuma ]
· Kurt Cobain belgeselinden ilk fragman geldi
[ 0 yorum - 15498 okuma ]
· Takıntı - Buhran klibi yayınlandı!
[ 0 yorum - 16612 okuma ]
· Wayne Static 48 yaşında hayatını kaybetti
[ 0 yorum - 17579 okuma ]

[ Devamı Haberler Bölümünde ]
 
Fotoğraf Galerisi

B Noktası



B Noktası



B Noktası



Heretic Soul @ Waldb ...



Heretic Soul



Heretic Soul



Heretic Soul @ Rock ...



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011



Anoreksi Promo 2011


[ Fotoğraf Galerisi ]
 
Rastgele Biyografi


Soulitary
 
MetalTR Arama
 
Üyelik
 
Üye Olun
Kayıp Şifre

Güvenlik Kodu: Güvenlik Kodu
Güvenlik Kodunu Girin:
 
Üyelik:
Bugün: 0
Dün: 0
Bekleyen Üyelik(ler): 4
Toplam Üye: 42,762
En Son Üye: electric_wizard

Şu An Bağlı:
Misafir(ler): 209
Üye(ler): 0
Toplam: 209
 
Forumlardan
Last 10 Forum Messages

eskiler bi bakın la ?
Son mesaj atan; ImpLosioN

Şu anda ne dinliyorsunuz?
Son mesaj atan; ImpLosioN

MetalTR Discord kanalı bekleriz
Son mesaj atan; Belorin

Metal dinleyici kitlesi
Son mesaj atan; Belorin

Kiramen Katib-in (Ankara)
Son mesaj atan; SMITD

Ona On Cafe
Son mesaj atan; SMITD

Kurbağa Teorisi
Son mesaj atan; elvistuna

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

Rotting Christ 10 Aralık 2023'te İstanbul'da!
Son mesaj atan; KopuK

1 mart 2024 Cradle of Filth istanbul konseri
Son mesaj atan; KopuK


[ Metal TR.NET - Yerli Gruplarina Sahip CIK ! ]
 
Köşe Yazıları
 
metaltr.net :: Başlığı Görüntüle - Aziz Nesin
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları Üye ListesiCan Sıkıntısı Giderici!   
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun     GirişGiriş 
GünlüklerGünlükler    Günlük Kontrol PaneliGünlük Kontrol Paneli    GünlüğümGünlüğüm

Aziz Nesin
Sayfa 1, 2  Sonraki
 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
YamukPirenses
The Trusted Menajer


Kayıt: Apr 23, 2006
Mesajlar: 1123
Nerden: İzmir

MesajTarih: Sal Tem 31, 2007 2:39 pm    Mesaj konusu: Aziz Nesin Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #1   




Aziz Nesin (Doğum: 20 Aralık 1915 - Ölüm: 5 Temmuz 1995)


Aziz Nesin (asıl adı Mehmet Nusret) mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah yazarı.

20 Aralık 1915'de, İstanbul Heybeliada'da doğan Aziz Nesin, 1925'te İstanbul Süleymaniye'deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirilecek olan "Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi'nde okuduktan sonra, 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1937'de Ankara'da Harp Okulu'nu bitirip asteğmen oldu. Son olarak 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının ‘Fikri takip’ dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştir.

Çalışma hayatı aslen Ankara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katılmasıyla başlamıştır Nesin'in. Ardından da subay olarak Anadolu ve Trakya’nın çeşitli yerlerinde görev yapacaktı.

1941'den başlayarak 2. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugahta görev yaptığı bilinir. 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944'de Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirilecek ve üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırıldı.

Askerlikten ayrılmasının ardından bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptı. 1945 yılında ise gazeteciliğe başladı. Önceleri Sedat Simavi’nin çıkardığı “Yedigün” dergisine girdi; daha sonra Karagöz gazetesinde de yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel olarak oyun yazarlığı yaptı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite gencinin Tan gazetesini yakması üzerine, sekiz sayı süren, “Cumartesi” adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya girişti. Bu dergi denemesi de sonlanınca, “Vatan” gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl, ilk bağımsız yapıtı olan "Parti Kurmak Parti Vurmak" adlı 16 sayfalık broşürü de yayımlanmıştı.

1946'da Sabahattin Ali’yle birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın ulaştığı satış rakamlarına ulaşmıştır. Ancak davalar ve suçlamalar dergi yazarlarına epeyi zor dönemler yaşatmıştır. Nitekim yeni adlarla sürdürmeye çalıştıkları "Markopaşa" ekolünün hararetle eleştirdiği Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan “Nereye Gidiyoruz?” adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün de Bursa’da “emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı.

İkinci kitabı Azizname’yi 1948’de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkumiyet almadı; ancak 1949 yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk birlikte Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkum edildi.

1952'de İstanbul'da Levent'te bir dükkan kiraladı ve Oluş Kitabevi'ni açtı; Levent sakinlerine gazete dağıtma işini sürdürmekle beraber, iki küçük çocuğunun geçimini sağlayamayınca, 1953'de Beyoğlu'nda bir ortağıyla "Paradi Fotoğraf Stüdyosu"'nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad kullanmıştır.

1955'de 6-7 Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkanlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Aziz Nesin de suçlu olarak Sıkıyönetimce tutuklandı.

Dolmuş”, (1955); “Yeni Gazete” (1957), Akşam (1958), “Tanin” (1960), "Günaydın" (1969), Aydınlık (1993) gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralarla Çağdaş Türk edebiyatının tanınmış ve en verimli kalemlerinden biri durumuna geldi.

1956'da Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de “Dolmuş-Karikatür” dergisi ile birleşerek 1963'e dek yayıncılığı tek başına sürdürdü. Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan “Zübük” adlı mizah dergisini çıkardı.

1956 yılında İtalya’da (Bordighera’da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında ilk ödül olan Altın Palmiye’yi ‘Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü ‘Fil Hamdi’ adlı Öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı.

Yayınevinin Şubat 1963’te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak elli yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a gitti.

Nesin, 1966'da Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi "Vatani Vazife" adlı öyküsüyle kazandı. 1968'de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik ödülü aldı.

1969'da Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında "İnsanlar Uyanıyor" adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970'de de Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla kazandı

1972’de Nesin Vakfı’nı kurdu. Vakıf’ta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı.

1976-1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu "Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı"'nı çıkardı. 1974'de Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin Lotus ödülünü kazanan Nesin, 1975 Lotus ödülünü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. 1976'da Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam etti.

1978'de "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanırken, 1982'de Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, "Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi"nde bir ay kalarak tedavi gördü.

1983'de Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu geri alındığı için bu toplantıya katılamadı.

20 Aralık 1984'de Şan Sinema Salonu'nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984'de Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985'de Ekin A.Ş'nin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, İngiltere'de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı" ödülünü kazandı.

Nesin, 1989'da "Demokrasi Kurultayı"nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan "Demokrasi İzleme Komitesi"nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen "Tolstoy Altın Madalyası"na değer görüldü.

19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 aydının yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ kurtuldu.

Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı’da, (Sivas Katliamı"nın 3. yıldönümünden 3 gün sonra) 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle yaşama veda etti. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı’nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz’da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne getirildi. 7 Temmuz 1995’de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü. Ardında 80 yıllık mücadele, sayısız başarı ve "Nesin Vakfı"'nı bıraktı.



Başlıca Yazım Biçimleri :

Aşağıda, Aziz Nesin'e özgü başlıca yazım biçimleri verilmiştir.

-beri, -buçuk, aradabir, arasıra, arayer, azbiraz, azçok, azkaldı, azkalsın, başüstüne, beribenzer, bibakıma, bibaşına, biçok, bidolu, bigün, bikaç, bikez, birara, birarada, birdenbire, biriki, bisüre, bisürü, bişey, bitakım, bitane, bitek, bitürlü, biyana, biyer, buyüzden, candarma, cıgara, çokaz, enaz, ençok, epiy, fotograf, gülegüle, hangibir, herhangibiri, herneyse, herşey, hertürlü, heryan, heryer, herzaman, hiçbişey, hiçkimse, hoşgeldin, hoşbulduk, Istanbul, ikidebir, işgören, kıravat, kimbilir, nağra, pekaz, pekçok, sağol, Sıvas, tiren, ya da ve yazıyla gösterilen her sayı bitişik.



ESERLERİ


Hikâyeleri :

* Geriye Kalan (1948)
* İt Kuyruğu (1955)
* Yedek Parça (1955)
* Fil Hamdi (1955)
* Damda Deli Var (1956)
* Koltuk (1957)
* Kazan Töreni (1957)
* Toros Canavarı (1957)
* Deliler Boşandı (1957)
* Mahallenin Kısmeti (1957)
* Ölmüş Eşek (1957)
* Hangi Parti Kazanacak? (1957)
* Havadan Sudan (1958)
* Bay Düdük (1958)
* Nazik Alet (1958)
* Gıdıgıdı (1959)
* Aferin (1959)
* Kördöğüşü (1959)
* Mahmut ile Nigar (1959)
* Gözüne Gözlük (1960)
* Ah Biz Eşekler (1960)
* Yüz Liraya Bir Deli (1961)
* Bir Koltuk Nasıl Devrilir (1961)
* Biz Adam Olmayız (1962)
* Sosyalizm Geliyor Savulun (1965)
* İhtilali Nasıl Yaptık (1965)
* Rıfat Bey Neden Kaçınıyor (1965)
* Yeşil Renkli Namus Gazı (1965)
* Bülbül Yuvası Evler (1968)
* Vatan Sağolsun (1968)
* Yaşasın Memleket (1969)
* Büyük Grev (1978)
* Hayvan Deyip Geçme (1980)
* 70 Yaşım Merhaba (1984)
* Kalpazanlık Bile Yapılamıyor (1984)
* Maçinli Kız için Ev (1987)
* Nah Kalkınırsın (1988)

* Anıtı Dikilen Sinek Mahmut İle Nigar



Romanları :

* Kadın Olan Erkek (1955)
* Gol Kralı Sait Hopsait (1957)
* Erkek Sabahat (1957)
* Saçkıran (1959)
* Zübük (1961)
* Şimdiki Çocuklar Harika (1967)
* Tatlı Betüş (1974)
* Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (1977)
* Surname (1976)
* Tek Yol (1978)



Anıları :

* Bir Sürgünün Hatıraları (1957)
* Böyle Gelmiş Böyle Gitmez (1. bölüm 1966, 2. bölüm 1976)
* Poliste (1967)
* Salkım Salkım Asılacak Adamlar (1987)
* Rüyalarım Ziyan Olmasın (1990)



Masalları :

* Memleketin Birinde (1953)
* Hoptirinam (1960)
* Uyusana Tosunum (1971)
* Aziz Dededen Masallar
* La Fontaine'nin Yazamadığı Masal



Taşlamaları :

* Azizname (1970)



Fıkra Kitapları :

* Nutuk Makinası (1958)
* Az Gittik Uz Gittik (1959)
* Merhaba (kitap) (1971)
* Suçlanan ve Aklanan Yazılar (1982)
* Ah Biz Ödlek Aydınlar (1985)
* Korkudan Korkmak (1988)



Gezi Notları :

* Duyduk Duymadık Demeyin (1976)
* Dünya Kazan Ben Kepçe (1977)



Oyunları :

* Biraz Gelir misiniz (1958)
* Bir Şey Yap Met (1959)
* Toros Canavarı (1963)
* Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı (1968)
* Çiçu (1970)
* Tut Elimden Rovni (1970)
* Hadi Öldürsene Canikom (1970)
* Beş Kısa Oyun (1979)
* Bütün Oyunları (Adam Yayınları) (1982)



Şiirleri :

* Sondan Başa (1984)
* Bağışla (1986)
* Kendini Yakalamak (1988)
* Hoşçakalın (1990)
* Sivas Acısı (1995)
* En Uzun Maraton
* Kimin Var ki



Konuşmaları :

* İnsanlar Konuşa Konuşa (1988)
* Çuvala Doldurulmuş Kediler (1995)




Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Aziz_Nesin
_________________


www.myspace.com/thetrustedband
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger Myspace Profil Facebook Profil
Sponsor Linkler







Tarih: Google ve Sponsor Baglantilari    Mesaj konusu: Sizde bu bölüme reklam verebilirsiniz !
: #   


Başa dön
YamukPirenses
The Trusted Menajer


Kayıt: Apr 23, 2006
Mesajlar: 1123
Nerden: İzmir

MesajTarih: Sal Tem 31, 2007 2:42 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #2   

İçimde bir merak öyle bir merak
Ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak
Ve dostu düşmanı
Suç üstü yakalamak!



Aziz Nesin
_________________


www.myspace.com/thetrustedband
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger Myspace Profil Facebook Profil
sentenced_1303
Forum Hayvanı
Forum Hayvanı


Kayıt: Aug 04, 2005
Mesajlar: 636
Nerden: Eskişehir

MesajTarih: Çrş Ağu 01, 2007 12:17 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #3   

Aziz Nesin benim için çok özel bir yazardır. Yazıları sade mizahtan çok daha fazla edebi değer taşır. Yazılarında verdiği iletileri dikkate alsaydık bugün çok daha gelişmiş bir toplum olurduk. İşin en ilginç tarafı, elli yıl önce yazdığı yazılardaki Türk toplumuyla bugünkü Türk toplumu arasında en küçük bir fark bulunmamasıdır. Bunca yıl içerisinde bir toplum hiç mi gelişmeş, hep mi aynı hataları tekrarlar durur?
_________________
R.I.P Miika Tenkula (1974-2009)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
desiderius
Kataklysm


Kayıt: Aug 29, 2005
Mesajlar: 1128
Nerden: ankara - eskişehir

MesajTarih: Cum Ağu 03, 2007 11:38 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #4   

seziyorum ki kaçacaksın..
yalvaramam koşamam
ama sesini bırak bende
biliyorum ki kopacaksın
tutamam saçlarından
ama kokunu bırak bende
anlıyorum ki ayrılacaksın
cok yıkkınım yıkılamam
ama rengini bırak bende
duyumsuyorum ki yiteceksin
en büyük acım olacak
ama ısını bırak bende
ayrımsıyorum ki unutacaksın
acı kurşun bir okyanus
ama tadını bırak bende
nasıl olsa gideceksin
hakkım yok durdurmaya
ama kendini bırak bende

Aziz nesin
_________________
Disconnectus Erectus
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
NeFtiS
Düş ve Düşüş


Kayıt: Jun 05, 2006
Mesajlar: 1948
Nerden: elysion

MesajTarih: Cum Ağu 03, 2007 12:26 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #5   

Nasıl anlatılıyordu o duygu
Sözler tozpempeydi
Susmalar uçuk mavi

Nerde benim belleğim
Unutmuşum o en çok bildiğim sözü
Bu gece ellerim bile dilsiz
Konuştukça zehir yeşili
Sustukça zifirden karanlık

AZİZ NESİN
_________________
Bugüne dek alçalmadım,düşmedim,sarsılmadım.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
NeFtiS
Düş ve Düşüş


Kayıt: Jun 05, 2006
Mesajlar: 1948
Nerden: elysion

MesajTarih: Cum Ağu 03, 2007 12:52 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #6   

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
_________________
Bugüne dek alçalmadım,düşmedim,sarsılmadım.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
rimedya
Veled-i METAL
Veled-i METAL


Kayıt: Dec 20, 2005
Mesajlar: 138
Nerden: izmir

MesajTarih: Cum Eyl 14, 2007 10:58 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #7   

bi sözü var türk milletinin yüzde bilme kaçı salaktır diye..doğrudur..bakınız:TBMM
_________________
But heaven is never forever
She came, a spent storm
From the clouds..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
MuHaLiF
Veled-i METAL
Veled-i METAL


Kayıt: Jun 14, 2007
Mesajlar: 127


MesajTarih: Pzr Ekm 07, 2007 2:14 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #8   

Madımak otelinde adice yakılmak istenmiş ve otelden yaralı kurtulduktan sonrada halk tarafından linç edilmekten zor kurtulmuştur
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
SonofSatan
Zehir Hafiye
Zehir Hafiye


Kayıt: Aug 02, 2007
Mesajlar: 467
Nerden: 1stanBULL

MesajTarih: Pzr Ekm 07, 2007 2:54 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #9   

rimedya demiş ki:
bi sözü var türk milletinin yüzde bilme kaçı salaktır diye..doğrudur..bakınız:TBMM


''Türk Milleti'nin %60'i salaktir'' diye bir lafi var ve ondan sonra da şunu söylüyor:

''Eğer ki ben Türk Milleti'nin %40 akilli deseydim herkes kendini bu bolume koymaya çalişacakti ancak ''%60'i salaktir'' diyince herkes kendini bu kesim içine aldi nedense''

aklimda bu kadar kaldi eger cumlede bazi kelimeleri yanliş verdiysem afola
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
MuHaLiF
Veled-i METAL
Veled-i METAL


Kayıt: Jun 14, 2007
Mesajlar: 127


MesajTarih: Cmt Ekm 13, 2007 11:40 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #10   

bu laftan dolayı mahkemeye veriliyor ve mahkemeyi kazanıyor yargı bu oranı onaylıyor demekki Smile)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
MuHaLiF
Veled-i METAL
Veled-i METAL


Kayıt: Jun 14, 2007
Mesajlar: 127


MesajTarih: Cmt Ekm 13, 2007 11:48 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #11   

Aldığı ödüller
1956 - Altın Palmiye, İtalya (Kazan Töreni adlı öyküsüyle)
1957 - Altın Palmiye, İtalya (Fil Hamdi adlı öyküsüyle)
1966 - Altın Kirpi, Bulgaristan (Vatani Vazife adlı öyküsüyle)
1968 - Milliyet Gazetesi 6. Karacan Armağanı Birincilik Ödülü (Üç Karagöz adlı oyunuyla)
1969 - Krokodil Ödülü, Sovyetler Birliği (İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle)
1970 - Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü (Çiçu adlı oyunuyla)
1975 - Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü
1977 - Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması Hitar Petar Ödülü
1978 - Madaralı Roman Ödülü (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla)
1985 - TÜYAP Halkın Seçtiği Yılın Yazarı
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
bloodybaby
cehennet


Kayıt: Jan 04, 2006
Mesajlar: 507
Nerden: İstanbul&Giresun üniversitesi

MesajTarih: Çrş Ekm 17, 2007 12:26 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #12   

büyük üstada selam olsun..toprağı bol olsun...şu an vatan sağolsun adlı eserini okumaktayım...
_________________
Türk milleti gariptir
her bi lafı kaldırmaz
..bne dersin kızar da
s.k..sin aldırmaz

NEYZEN TEVFİK
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
MeTiS
Sebil-i Sübyan
Sebil-i Sübyan


Kayıt: Oct 28, 2007
Mesajlar: 75
Nerden: faraway

MesajTarih: Pzr Ekm 28, 2007 10:16 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #13   

üstaddır benim için aziz nesin okumaktan en çok zevk aldığım yazardır şiirleri de eh güzeldir ama ben onun mizah kitaplarıyla büyümüş bir beyin olarak onu çok seviyorum ve her zaman dsa sevicem okumaya da devam edicem sıkıntılı anlarımla dövüşen beyaz atlı prensim Smile
_________________
[color=violet]sevdalamasına bölünmüş ayrılıklar özledin mi sen hiç... it gibi titredin mi yarı kırık sokak lambasının altında yada denize bakıp beni düşünürken ürperdin mi? hayır mı? sen beni anlayamassın işte tam da bu yüzden [/color:bffa2c2aa
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
porcupine
Opeth FAN


Kayıt: Dec 06, 2005
Mesajlar: 497
Nerden: Ankara

MesajTarih: Çrş Şub 20, 2008 7:20 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #14   

MuHaLiF demiş ki:
bu laftan dolayı mahkemeye veriliyor ve mahkemeyi kazanıyor yargı bu oranı onaylıyor demekki Smile)


bir hukukçu olarak üzülerek söylüyorum. Şuan Aziz Nesin o cümleyi kursaydı. 301. madde den nasibini alacaktı. Beraat etse bile rahat bırakılmayacaktı. İyki o bu günleri görmedi. Bir faşist tarafından öldürülmesi beni daha çok yaralardı.
_________________
false love turn to pure hate..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
passiflora
Geçerken Uğrayan
Geçerken Uğrayan


Kayıt: Feb 21, 2008
Mesajlar: 33
Nerden: her yerden

MesajTarih: Prş Şub 21, 2008 7:20 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #15   

bi kaç oyununu oynadım lisede türkiyenin en özel kalemlerinden biridiri kendisi
_________________
intiharlar büyütüyorum içimde en sevilmedik yerimden vurmak için kendimi
beşiktaş bir gerillanın hayat itirazıdır
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger
aristakes
Geçerken Uğrayan
Geçerken Uğrayan


Kayıt: Feb 18, 2008
Mesajlar: 6


MesajTarih: Pzr Mar 02, 2008 3:19 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #16   

Du Bakali N 'olecak

Boğaziçi'nin karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çayevi...O çay evinin hemen bütün müşterileri,hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar.çoğu da emeklidir.emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlıkla geçim sıkıntısı,pahalılık,sürekli zamlar ve benzeri konular üstüne oluyor.
O sabah da yine her zamanki gibi önce ev dertlerinden başlayıp ülkenin sorunlarından konuşmaya geçtiler.hükümet enflasyonu yüzde otuz tutacağına söz vermişti, oysa yüzde sekseni buldu.yüzde seksen ha? peki,ne olacak?almanya'ya ,fransa'ya ,isveç'e işçi
gönderdik,yine yetmedi.şimdi de sovyetler birliğine işçi gönderilecekmiş.gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki, sıra kapmak için birbirlerini ezmişler.Allah Allah!...yahu komünist rusya'ya bile işçi göndercekler ha? paranın komünisti,faşisti,dini imanı olur mu arkadaş,
para paradır,gelsinde nerden gelirse gelsin.ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan,kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki...üstelik sevabı bile var.
peki bunun sonu nereye varacak birader? Allah sonumuzu hayreylesin!Efendim memleketin bütün geliri,aldığımız dış borçların yıllık faizini ödemeye bile yetmiyormuş.deme yahu ...amerika'dan aldığımız borçlarla,salt eski borçların faizini bile zor ödüyormuşuz.
Allah Allah...bu gidişin sonu nereye varır dostum?
ayemef diye uluslararası bir kuruluş var ya hani... evet işte o uluslararası para fonu mu ne...uluslararası demek,ne demek amerika demek...işte bizim kendi memleketimizde nereye ne yapacağımızı,neyi nasıl yapacağımıza,fabrikamıza,limanımıza,yolumuza,herşeyimize,
herşeyimize işte o karar verirmiş...yok yahu bak bunu bilmiyordum... peki,bu böyle giderse ne olur...
hergün,her akşam hep bu konular konuşulur...her konuşmada aynı sözlere şaşarlar: yok yahu!...Allah Allah!...
çayevindeki emekliler birbirlerine hep yanıtsız kalacak aynı soruları sorarlar:
- peki, n'olacak böyle? bekleyelim görelim.bakalım,n'olacak?
-bunun sonu nereye varır böyle? hep merak ediyoruz.dur bakalım,n'olacak!
-bu gidişin sonu nereye varır?hayırlısı...dur bakalım, n'olacak?
o sabah da yine hiç bıkıp usanmadan aynı konular konuşuldu ve çayevindeki herkes birbirine dur bakalım, n'olacak?...dedi.gün görmüş,dönem geçirmiş,eski tophane askeri sanayi mektebi'nden yetişmiş,yetmişini çok aşkın bir eski işçi emeklisi,
-dur bakalım, n'olacak deyip duruyorsunuz da, bana bir akrabamızın başına gelenleri anımsattınız...dedi.
başlar ona yöneldi.akrabasının başına geleni merakla sordular.bu ilgiyi bekleyen işçi emeklisi de olayı şöyle anlattı.
hani hükümetimiz darda kalıp dünya cenneti boğaziçi'nin en güzel tepelerini,korularını,yerlerini petrol zengini araplara satıyordu ya...işte o sıra bir arap zengini çıktı ortaya,şeyh mi,prens mi,yoksa hepsi birden mi,öyle bişey...adı da ebul-fatık el mışki.boğaziçi'nin seyrine doyum olmaz tepelerinden birini satın almış.oraya artık köşk mü,konak mı,saray mı,işte öyle birşey yaptıracak.derken bu ebul-fatık,bir türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş.hangi türk kzı olduğu belli değil,yeter ki türk kızı olsun...elbet arap ölçülerinde güzel de olacak.
ebul-fatık için satın alacağı tepeyi arayıp bulan komisyoncular, be kez de ona kız aramaya başlamışlar.ebul- fatık'ın kızda aradığı koşullar var: genç olacak,güzel olacak, kız oğlan kız ve eline erkek eli değmemiş olacak ve gayetle saf olacak. bu zamanda istanbul da böyle kız bumak kolay mı? ebul-fatık'da para çooook,ille de aradığını bulacak.
aracılar, ısmarlanan kzı araya dursunlar, ebul-fatık da biyandan çat pat türkçe öğreniyor ki,evleneceği kızla,''yat,kalk,uzan,dön,''gibi kendisine gerekli bir kaç söz konuşabilsin.
ebul-fatık'a çok kız göstermişler.arap hinoğluhin,öyle her kızı da beğenmiyor.süt beyaz tenli,lahmacun benli,kalçaları enli bir lokum olacak.sonunda bulunan kızlardan birini çok beğenmiş ebul-fatık.işte biz ebul-fatık'ı bu ilişkiyle tanıdık.çünkü ebul-fatık'ın ayılıp bayılarak
beğendiği kız,bizim hanımın uzaaak bir akrabasının kızı...kız,tam da ebul-fatık'ın istediği gibi; onyedi yaşında,kuran kursunda yetişmiş,akça pakça,yandan çarklı kalçalar...saflığına gelince, aptaldan bir parmak yukarda saf... ebul-fatık'ı da bir görseniz,korkudan dudağınız uçuklar.
kızın babasından çok yaşlı.insan kılığındaki bu çirkinlik anıtını gören biri öyle şaşmış ki, iki elini gök yüzüne kaldırıp ''hey kurban olduğum Allah,sen nelere kadir değilsin...'' diye şaşkınlığını belirtmiş.üstelik memleketinde üç mü,beş mi kesin sayısı saptanamadı-karısı olduğundan bu kızı hükümet nikahıyla değil,imam nikahıyla alacak.herneyse efendim,
bu ebul-fatık kızla evlendi.saf kız,çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğundan, evlenip de o lükse,o görkeme kavuşunca çok mutlu oldu. kocasının adı ''ebul-fatık el mışki'' uzun olduğundan kızın ailesi ona kısaca fatık bey diyor.hemde fatık bey deyince,arabın adı azbuçuk türkçeleşmiş oluyor.kızın kendinden altı yaş küçük bir oğlan kardeşi var,
kızın tersine cin mi cin...o fatık amca diyemediğinden fıtık amca demeye başladı.fıtık amca aşağı,fıtık amca yukarı...
biz de hanımla iki kez evlerine gittik.boğaz'ın tepesindeki o köşk yapılana dek,nişantaşı'nda lüks bir daire satın almış,daireyi de kızın üstüne yapmış.biz fıtık amcayı orda tanıdık.
gel zaman,git zaman...bundan sonra olanları,bana, bizim hanım anlattı. o da fıtık amcanın genç karısından duymuş.çünkü kadın olup bitenleri saf saf her önüne gelene anlatıyormuş.fıtık amca'nın güzel ve küçük karısı sokakta hep çarşaflı geziyor.fıtık amca çok kıskanç olduğundan,gencecik karısının kadın akrabalarıyla bile görüşmesini istemiyor.iyi ama
fıtık amca'nın evde olmadığı zamanlar kızın canı sıkılıyor.kıskanç fıtık amca, bir yandan da karısını eve hapseden koca izlenimi vermek istemiyor çevresine.karısına güvenen bir koca görünümünde...işte bu yüzden,kendisinin evde bulunmayacağı iki gün karısına
alışveriş için,çok uzaklara gitmemek koşuluyla,sokağa çıkabileceğini söylüyor.genç kadın çok seviniyor,ama sokakta ne yapsın tek başına? sinemaya gidip gideeyeceğini soruyor. fıtık amca uzun uzun düşünüyor.karar vermek kolay değil.gitme dese karısına baskı
yapmış sayılacak.git demeye de içi el vermiyor.birlikte gitmeleri hiç uygun değil.sonunda şöyle diyor:
-avet...müsaide var...velakin avvelden ben görecek,bilahara sen...
fıtık amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filimleri seyredip ''hazret-i ömer'in adaleti'' adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor.necmiye...genç kadının adı.gidiyor sinemaya...fıtık amca'nın içi pır pır...ertesi akşam erkenden eve dönüyor.oh,çok şükür necmiye evde.
-nacmiyaa?
-efendim.
-ne yaptın ben yokken?
necmiye yana yakıla anlatmaya girişiyor.
-ah,sorma...
nasıl sormasın,meraktan çatlıyor.
-ne oldu nacmiya?
-öyle bişey geldi ki başıma,şaştım şaştım kaldım.
-ne geldi başına?
necmiye saf saf anlatıyor!
-senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
-şok güzel.
-çıktım sokağa.
-avet?
-yolda giderken bir herif sokuldu yanıma...
-bir harif?
-evet...ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor.ben gidiyorum o da gidiyor. dur bakalım,
ne olacak,diye merak ettim.
fıtık amca çok bozulur ama,karısına belli etmemeye çalışarak o da çok şaşmış görünür!
-Allah Allah...ban da şok merak ettim.du bakali n'olecak?
-ben gidiyorum,o gidiyor...bööyle yanımda.dibimden ayrılmıyor.dur bakalım,n'olacak diyorum içimden...
-fesuphanallah...du bakali n'olecak?
-bilet alıyorum o senin dediğin sinemaya...aa,adam da bilet alıyor.ben sinemaya girdim, adam da girmez mi?
bu kez fıtık amca atik davranıp karısından önce sordu:
-ve minelgaraip...du bakali n'olecak? sonra?
-sonra,ben bir koltuğa oturdum.o da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
-hayret! du bakali n'olecak?
-ışıklar söndü,film başladı.
-ne diyorsun,velacaip...
-çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? aa! şaştım kaldım...
-ne yapacak?
-bilmem.bende onu merak ediyorum ya...dur bakalım n'olacak diye bekliyorum.
-vallahi bende merak ettim yahu...du bakali n'olecak?
-sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı.
doğrusu çok merak ettim.sen olsan merak etmez misin?
fıtık amca'nın gözlerinden ateşler saçıyor ama,karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı
için o da karısına uyup soruyor!
-nacmiya,du bakali n'olecak?
-sonra ''hazret-i ömer'in adaleti'' bitti.lambalar yandı.ben kalktım o da kalkmaz mı?
-ı harif da?
-evet...
-velacaip ve minelgaraip...du bakali n'olecak?
-çıktım sinemadan,o da çıktı.ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor.
-aman nacmiya,vallahi şok merak ettim.du bakali n'olecak?
-bende merak ediyorum.ben köşeyi saptım.
-harif da saptı mı?
-saptı!?
-anlat sabuk nacmiya,şok meraklı.
-bizim apartmanın kapısından girdim,herif de girdi.
dur bakalım, n'olacak diye merak içindeyim.
fıtık amca ter içinde...
-sonra?
-bizim kata çıktım,herif de çıktı.
-vay harif vay!...
-çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım,girdim içeri,o da girmez mi?
-harif de yallah içeri...
-evet...
-du bakali n'olecak...aman anlat sabuk nacmiya...
-eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum.
o da soyunmaz mı?
-ne diyorsun nacmiya...du bakali n'olecak?
-soyununca yatağa girdim.olur şey değil, o da benimle yatağa girmez mi?
fıtık amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
-ayvaaah! du bakali n'olecak?
-bende yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
-aman nacmiya,vallahi meraktan şatlayacak ban...
söyle sabuk,ne oldu nacmiya?
-hiç canım ...bişey değilmiş,bende boşu boşuna merak etmişim.
boncuk boncuk ter döküyordu fıtık amca.
-yok yahu...peki,ne oldu nacmiya? ne yapti?
-aynen senin her gece yaptığını...
beyinden vurulmuşa dönen fıtık amca ne yapsın şimdi?karısı o denli saf ki,
başına kötü bişey geldiğinden bile haberi yok ki...bağırıp çağırsa olmaz.
dövse olmaz kovsa olmaz.
erkekliğe toz kondurmamak,yiğitliğe krem sürmemek için fıtık amca şöyle der.
-amaaan nacmiya,ban da mühim bişey zannettim.
du bakali n'olecak,du bakali n'olecak diye boşuna merak etmişim.velakin hiç mühim değil. olayı anlatan yaşlı işçi emeklisi ,
-işte böyle arkadaşlar,diye sözü bağladı,bütün bu olup biteni kadın saf saf her önüne gelene anlatıyormuş.bizim hanım da kendisinden dinlemiş.
titreyen elindeki kahve fincanını masaya koyan bir memur emeklisi ,
-yani,hiç anlayamadım,dedi,sen şimdi bu olayı ne diye anlattın?kel mana?
işçi emeklisi,
-hergün burda laflayıp laflayıp da sonunda ''dur bakalım n'olacak?'' dur bakalım n'olacak?diye merak edip soruyorsunuz ya,dedi,işte sizi meraktan kurtarmak için ne olacağını anlattım.
çayevindekilerden bir kahkaha koptu.
işçi emeklisi ekledi:
-velakin hiç mühim değil.
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
R-ainmaker
Disturbed FAN


Kayıt: Oct 27, 2007
Mesajlar: 1397
Nerden: North

MesajTarih: Sal Eyl 30, 2008 10:25 pm    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #17   

Aziz Nesin'in değerini Türkiye bilemedi maalesef
_________________
My Life İs Metal
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger Myspace Profil
Skjaldmaer
ss...


Kayıt: Jun 07, 2007
Mesajlar: 1520


MesajTarih: Cum May 21, 2010 8:21 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver
Mesaj: #18   

Susarak sevgısını ılan eden cok var sevgılım..
Ama bır baska seven yok benım sustugum bıcımde..

Der Susarak adlı sıırınde.
Sıırlerı duygu yukludur.Romanları,hıkayelerı,oyunları,masalları gulmekten öldürur. Okurken sıkmaz. Eserlerının on yuzu komedı,arka yuzu trajedıdır okuyanlar bılır bu barız bı sekılde gorulur. Onemlı mızah yazarlarımızdandır kendısı. Onu okumak eglencelıdır Smile
_________________
boris olshansky
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Mesajları göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    metaltr.net Forum Ana Sayfası -> Edebiyat Tüm saatler GMT +1 Saat
Sayfa 1, 2  Sonraki
1. sayfa (Toplam 2 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2002 phpBB Group
Türkçe Çeviri : Onur Turgay & Erdem Çorapçıoğlu
phpBB template by Spectre :: Ported for PHP-Nuke by nukemods.com
Forums ©
MetalTR.NET'de yayınlanan tercümeler, biyografiler, köşe yazıları, resimler ve sair materyaller izinsiz ve kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.
Copyright © 2004-2012 MetalTR.NET
| Yasal Uyarı



Sitemap - forumtags -
Web site engine code is Copyright © 2003 by PHP-Nuke. All Rights Reserved. PHP-Nuke is Free Software released under the GNU/GPL license.
Sayfa Üretimi: 0.29 Saniye
Untitled Document